Bu kitabın yazarını televizyon ekranından tanıyoruz daha çok. Sözünü sakınmayan, dobra dobra konuşan, gazetecilik geleneğinin hakkını vermeye çalışan biriydi Mengü. Burada, bu kitapta da aslında tüm bunları beraber yapıyor: Sözünü sakınmıyor, kitapta bahsettiği insanların çoğuyla ve okuyucusuyla dobra dobra konuşuyor, gazetecilik geleneğinin hakkını vermeye çalışıyor.
2009 yılında, genç bir muhabir İran’a giderse neler olur? Dahası, 2009 yılında genç bir muhabir olan Nevşin Mengü İran’a giderse neler olur? Gazetecilik yapar ve bir yandan gördüklerini, hissettiklerini, yaşadıklarını kaydeder. Ortaya bu “anlatı” çıkar böylelikle.
İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı? hassas zamanların kitabı. Hassas zamanları adeta sıradanlaştırmış bir ülkenin gazetecisinden, komşu ülkeye bakan bir ilk kitap.
“İyiler yine kaybetti sonuçta İran’da. Hep öyle olmuyor mu son dönemlerde buralarda...”
Bu kitabın yazarını televizyon ekranından tanıyoruz daha çok. Sözünü sakınmayan, dobra dobra konuşan, gazetecilik geleneğinin hakkını vermeye çalışan biriydi Mengü. Burada, bu kitapta da aslında tüm bunları beraber yapıyor: Sözünü sakınmıyor, kitapta bahsettiği insanların çoğuyla ve okuyucusuyla dobra dobra konuşuyor, gazetecilik geleneğinin hakkını vermeye çalışıyor.
2009 yılında, genç bir muhabir İran’a giderse neler olur? Dahası, 2009 yılında genç bir muhabir olan Nevşin Mengü İran’a giderse neler olur? Gazetecilik yapar ve bir yandan gördüklerini, hissettiklerini, yaşadıklarını kaydeder. Ortaya bu “anlatı” çıkar böylelikle.
İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı? hassas zamanların kitabı. Hassas zamanları adeta sıradanlaştırmış bir ülkenin gazetecisinden, komşu ülkeye bakan bir ilk kitap.
“İyiler yine kaybetti sonuçta İran’da. Hep öyle olmuyor mu son dönemlerde buralarda...”