Bazı eserleri artık klasik statüsü kazanmış olan büyük Rus düşünürü Nikolay Berdyaev (1874-1948) özellikle tarih ve toplum felsefesi, felsefi antropoloji, ontoloji ve etik alanlarında yoğunlaşmış çok yönlü ve interdisipliner bir filozof. İnsanın Yazgısı, Berdyaev’in felsefesini, dünya görüşünü, ilgilerini ve mesajını bir bütün olarak yansıtan zengin ve görkemli bir kitap.
Berdyaev, felsefenin asıl konusunun “varlık” ve “insan” olduğunu vurgular. Şu halde hakiki felsefe ontolojiye ulaşmalıdır; doğa bilimlerinin ve hakikati ikiye bölen düalizmin boyunduruğuna girmiş, rasyonalistik, dogmatik veya rölativistik epistemolojiye değil. ‘Geisteswissenschaften’ olarak felsefe “hikmet”tir, hikmet arayışıdır; bilgi için bilgi değil.
İnsanın anlamı ve yazgısı, felsefi antropolojinin başlıca meselesidir ve bu da bizi kaçınılmaz olarak ‘etik’e götürür. İnsan, terimin en derin ve en geniş anlamıyla etik bir varlıktır. Bütün büyük düşünürler, doğrudan ya da dolaylı, etikle ve insanın yazgısı problemiyle ilgilenmişlerdir. Bu bağlamda Berdyaev etik sistemleri/anlayışları üç kategoride toplar: Yasa etiği, kuruluş etiği ve yaratıcılık/özgürlük etiği.
“Ahlaki bilinç, Tanrı’nın şu sorusuyla başlamıştır: ‘Kabil, kardeşin Habil nerede?’ ve şu soruyla sona erecektir: ‘Habil, kardeşin Kabil nerede?’” (Berdyaev)
Bazı eserleri artık klasik statüsü kazanmış olan büyük Rus düşünürü Nikolay Berdyaev (1874-1948) özellikle tarih ve toplum felsefesi, felsefi antropoloji, ontoloji ve etik alanlarında yoğunlaşmış çok yönlü ve interdisipliner bir filozof. İnsanın Yazgısı, Berdyaev’in felsefesini, dünya görüşünü, ilgilerini ve mesajını bir bütün olarak yansıtan zengin ve görkemli bir kitap.
Berdyaev, felsefenin asıl konusunun “varlık” ve “insan” olduğunu vurgular. Şu halde hakiki felsefe ontolojiye ulaşmalıdır; doğa bilimlerinin ve hakikati ikiye bölen düalizmin boyunduruğuna girmiş, rasyonalistik, dogmatik veya rölativistik epistemolojiye değil. ‘Geisteswissenschaften’ olarak felsefe “hikmet”tir, hikmet arayışıdır; bilgi için bilgi değil.
İnsanın anlamı ve yazgısı, felsefi antropolojinin başlıca meselesidir ve bu da bizi kaçınılmaz olarak ‘etik’e götürür. İnsan, terimin en derin ve en geniş anlamıyla etik bir varlıktır. Bütün büyük düşünürler, doğrudan ya da dolaylı, etikle ve insanın yazgısı problemiyle ilgilenmişlerdir. Bu bağlamda Berdyaev etik sistemleri/anlayışları üç kategoride toplar: Yasa etiği, kuruluş etiği ve yaratıcılık/özgürlük etiği.
“Ahlaki bilinç, Tanrı’nın şu sorusuyla başlamıştır: ‘Kabil, kardeşin Habil nerede?’ ve şu soruyla sona erecektir: ‘Habil, kardeşin Kabil nerede?’” (Berdyaev)