Yaşadığımız coğrafyada ve genel olarak da tüm dünyada, önce Hz. Peygamberden (s.a.v.) aktarılan söz ve davranışlara karşı yürütülen kampanyanın, giderek Kur’ân’a kadar uzanması gösterdi ki, bu teşebbüslerin temelinde özelde son elçi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) getirdiği evrensel mesaja karşı bir antipati oluşturma hevesi, genelde ise Allah’ın tüm elçilerine, yani peygamberlik ve vahiy müessesesine karşı duyulan itimatsızlık, kin ve hatta düşmanlık yatmaktadır. İnsan hayatının, peygamber mesajlarıyla dizaynına karşı duyulan tekpi, kendisini farklı biçimler ve kılıflar altında ortaya koymakta ve bazı noktalarda açıkça ifade etmekten çekinmez hale gelmektedir. O nedenle peygamberlik ve vahiy hadisesinin çağdaş insan mantalitesinde yerli yerince oturtulması; kabul ve imanın bu bilinçle daha kavi olması, karşı çıkmanın da bu bilinçle karşı çıkar hale gelmesi elzem hale gelmiş bulunmaktadır.
Yaşadığımız coğrafyada ve genel olarak da tüm dünyada, önce Hz. Peygamberden (s.a.v.) aktarılan söz ve davranışlara karşı yürütülen kampanyanın, giderek Kur’ân’a kadar uzanması gösterdi ki, bu teşebbüslerin temelinde özelde son elçi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) getirdiği evrensel mesaja karşı bir antipati oluşturma hevesi, genelde ise Allah’ın tüm elçilerine, yani peygamberlik ve vahiy müessesesine karşı duyulan itimatsızlık, kin ve hatta düşmanlık yatmaktadır. İnsan hayatının, peygamber mesajlarıyla dizaynına karşı duyulan tekpi, kendisini farklı biçimler ve kılıflar altında ortaya koymakta ve bazı noktalarda açıkça ifade etmekten çekinmez hale gelmektedir. O nedenle peygamberlik ve vahiy hadisesinin çağdaş insan mantalitesinde yerli yerince oturtulması; kabul ve imanın bu bilinçle daha kavi olması, karşı çıkmanın da bu bilinçle karşı çıkar hale gelmesi elzem hale gelmiş bulunmaktadır.