Gereği düşünüldü: Sanığın mahkememizde yargılanmasına
olanak bulunmadığı kanısına varıldığından usul yasasının 4820.
maddesi uyarınca görevsizlik kararı verildi. Bu nedenle dosyanın
yeterli uzunlukta bir ipe bağlanarak görevli mahkemeye sunulmak
üzere aşağıya sarkıtılması için kapı dışında bekleyen mübaşire
gerekli talimat verildi. (Işık kararır.)
Vüs’at O. Bener’in “sosyo-güldürü” olarak tanımladığı İpin Ucu, bölünmüşlüğü, yabancılaşmayı toplumsal ve bireysel düzlemde veren benzersiz bir oyun. Hesaplaşmayı cisimleştiren ana karakter iki kişidir ve hem kendisiyle hem düzenle dalgasını geçer: “Kendimi de öldürdüm. Kiminle kavga edeceğim şimdi ben?” Zaten insanı şekillendiren yapılar arasında ilerler bölümler; eğitim, din ve hukuk düzenine dokunarak ipin ucuna ulaşır.
Abdi İpekçi Tiyatro Armağanı’nı kazanan ve İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca sahnelenen İpin Ucu, zengin diliyle açtığı ölüm-yaşam-özgürlük düğümleri üzerinden hem okuma hem seyir zevki yaşatan
sıradışı bir yapıt.
“Yüzeyde yansıyan ayrıntılarıyla birlikte ele alındığında ise ‘İpin
Ucu’, düşünce özgürlüğünü koşula bağlamaksızın benimseyememiş
bir düzende, var olma nedeni ‘düşünmek’ olan kişinin, tarihsel-toplumsal-ekonomik konumu içinde yaşadığı çıkmaz için tiyatroda yakılmış ağıtların bir anlamda en yüreğe oturanı, bir anlamda da en
güldürücü olanıdır.”
–Ayşegül Yüksel
Gereği düşünüldü: Sanığın mahkememizde yargılanmasına
olanak bulunmadığı kanısına varıldığından usul yasasının 4820.
maddesi uyarınca görevsizlik kararı verildi. Bu nedenle dosyanın
yeterli uzunlukta bir ipe bağlanarak görevli mahkemeye sunulmak
üzere aşağıya sarkıtılması için kapı dışında bekleyen mübaşire
gerekli talimat verildi. (Işık kararır.)
Vüs’at O. Bener’in “sosyo-güldürü” olarak tanımladığı İpin Ucu, bölünmüşlüğü, yabancılaşmayı toplumsal ve bireysel düzlemde veren benzersiz bir oyun. Hesaplaşmayı cisimleştiren ana karakter iki kişidir ve hem kendisiyle hem düzenle dalgasını geçer: “Kendimi de öldürdüm. Kiminle kavga edeceğim şimdi ben?” Zaten insanı şekillendiren yapılar arasında ilerler bölümler; eğitim, din ve hukuk düzenine dokunarak ipin ucuna ulaşır.
Abdi İpekçi Tiyatro Armağanı’nı kazanan ve İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca sahnelenen İpin Ucu, zengin diliyle açtığı ölüm-yaşam-özgürlük düğümleri üzerinden hem okuma hem seyir zevki yaşatan
sıradışı bir yapıt.
“Yüzeyde yansıyan ayrıntılarıyla birlikte ele alındığında ise ‘İpin
Ucu’, düşünce özgürlüğünü koşula bağlamaksızın benimseyememiş
bir düzende, var olma nedeni ‘düşünmek’ olan kişinin, tarihsel-toplumsal-ekonomik konumu içinde yaşadığı çıkmaz için tiyatroda yakılmış ağıtların bir anlamda en yüreğe oturanı, bir anlamda da en
güldürücü olanıdır.”
–Ayşegül Yüksel