"Bu kitap, İran’ın kimlik inşası sürecini ve Mehdiliğin bu süreçte oynadığı rolü sosyal inşacı teori ve güvenlikleştirme yaklaşımı çerçevesinde ortaya koymaktadır. Kitabın temel hipotezi, İran’ın küresel bir Mehdi kimliği oluşturmaya çalışması ve bunu öncelikle Irak, Suriye, Yemen, Afganistan ve Pakistan’da uygulamak için harekete geçmesidir. İşbu kitap, İran’ın geçmiş dönemdeki kimlik siyasetini ortaya koyan salt bir tarihsel anlatı sunmak yerine Mehdilik inanışını teorik bir çerçeve kapsamında İran’ın dış politikasıyla bağdaştırarak uluslararası ilişkiler disiplinine yeni bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır. Bu kitabın temel argümanlarından bir diğeri, İran’ın söylem, manipülasyon ve algı yönetimi yoluyla Şii İslam Dünyası’nı harekete geçirmeye çalışması ve bu anlamda Mehdiliği kullanmasıdır. Dolayısıyla eleştirel teoriden yararlanan ve pozitivist teorilerin göz ardı ettiği kimlik, kültür, söylem ve dil gibi sosyo-kültürel faktörleri uluslararası ilişkilere ve yeni uluslararası güvenlik anlayışına dâhil eden Kopenhag Ekolü ve onun güvenlikleştirme yaklaşımı, İran’ın dış politikasını yorumlamayı kolaylaştıracaktır. Kitabın bir diğer argümanı da İran’ın yalnızca İslam Dünyası’na yönelik bir hegemonya arayışında olmadığı, aynı zamanda beklenen kurtarıcı inancına sahip tüm dünya dinleri nezdinde etkinlik kazanmaya çalıştığıdır. Bu sebeple kitap, İran’ın İslam Dünyası’na yönelik kimlik ve Mehdi siyasetini ortaya koymak adına Irak, Suriye, Yemen, Afganistan ve Pakistan uygulamalarını incelemektedir."
"Bu kitap, İran’ın kimlik inşası sürecini ve Mehdiliğin bu süreçte oynadığı rolü sosyal inşacı teori ve güvenlikleştirme yaklaşımı çerçevesinde ortaya koymaktadır. Kitabın temel hipotezi, İran’ın küresel bir Mehdi kimliği oluşturmaya çalışması ve bunu öncelikle Irak, Suriye, Yemen, Afganistan ve Pakistan’da uygulamak için harekete geçmesidir. İşbu kitap, İran’ın geçmiş dönemdeki kimlik siyasetini ortaya koyan salt bir tarihsel anlatı sunmak yerine Mehdilik inanışını teorik bir çerçeve kapsamında İran’ın dış politikasıyla bağdaştırarak uluslararası ilişkiler disiplinine yeni bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır. Bu kitabın temel argümanlarından bir diğeri, İran’ın söylem, manipülasyon ve algı yönetimi yoluyla Şii İslam Dünyası’nı harekete geçirmeye çalışması ve bu anlamda Mehdiliği kullanmasıdır. Dolayısıyla eleştirel teoriden yararlanan ve pozitivist teorilerin göz ardı ettiği kimlik, kültür, söylem ve dil gibi sosyo-kültürel faktörleri uluslararası ilişkilere ve yeni uluslararası güvenlik anlayışına dâhil eden Kopenhag Ekolü ve onun güvenlikleştirme yaklaşımı, İran’ın dış politikasını yorumlamayı kolaylaştıracaktır. Kitabın bir diğer argümanı da İran’ın yalnızca İslam Dünyası’na yönelik bir hegemonya arayışında olmadığı, aynı zamanda beklenen kurtarıcı inancına sahip tüm dünya dinleri nezdinde etkinlik kazanmaya çalıştığıdır. Bu sebeple kitap, İran’ın İslam Dünyası’na yönelik kimlik ve Mehdi siyasetini ortaya koymak adına Irak, Suriye, Yemen, Afganistan ve Pakistan uygulamalarını incelemektedir."