Yıllardır ABD ve İsrail ile derin çelişkiler yaşayan, nükleer faaliyetlerinden geri adım atmamakta direnen İran, “Arap Baharı” denilen süreçle birlikte, bir kez daha bölgedeki önemini hissettirmiştir.
Sürecin başlangıcında gelişmeleri memnuniyetle karşılayan, hatta İslami bir uyanış olduklarını söyleyerek selamlayan İran, olaylar Suriye'ye sıçrayınca tam tersi bir tutum takınmıştır. Suriye lideri Esad karşıtı hareketleri emperyalist bir oyunun parçası olarak nitelemiş, rejim karşıtlarını destekleyen ülkeleri de emperyalist güçler olarak tanımlamıştır. Rusya ve Çin ile yakın stratejik ilişkileri olan İran Avrasya coğrafyasının önemli bir jeopolitik oyuncusudur. İran binlerce yıllık tarihi ile Batı Asya'da ve Ortadoğu'da önemli bir medeniyet ve siyasi merkez olmuştur. Tarih boyunca İran'ın böyle bir cazibe merkezi olması etrafındaki büyük güçlerin dikkatini çekmiş, aynı zamanda da iştahını kabartmıştır. İran'ın jeopolitik konumu, yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olması büyük güçler arasındaki mücadelenin de temel konusu olmuştur. Özellikle yirminci yüzyılda bu güç mücadelesi çok belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Önce ABD'nin İsrail'den sonra Ortadoğu'daki en önemli müttefiki ve stratejik ortağı olmuş, İslam Devriminden sonra da ABD'nin Ortadoğu'daki bir numaralı düşmanı olmuştur. İslam Devrimi sonrası İran ezilmişlerin sesi olduğunu, ABD'yi de tüm kötülüklerin kaynağı, büyük şeytan olarak ilan ederken, ABD de İran'ı şer ekseninin bir üyesi olarak ilan etmiştir. ABD'nin Batı'nın tüm yalnızlaştırmalarına rağmen ne Batı, ne de ABD İran'dan vazgeçebilmiştir. İran'ı yalnızlaştırmaya çalıştıkça İran köklü tarihi ve medeniyetinin kendisine vermiş olduğu engin vizyon ile bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bugün Avrasya'yı anlamanın yolu Ortadoğu'yu, Türkiye'yi ve İran'ı doğru okumaktan geçmektedir. Türkiye'nin ve İran'ın olmadığı bir Ortadoğu, Avrasya ve Asya jeopolitiğinin başarıya ulaşması mümkün değildir! Elinizdeki bu kitap İran'ı farklı bir bakış açısı üzerinden değerlendirmek için hazırlanmıştır. Bugün sıkça gündeme gelen Avrasya siyasi coğrafyasında İran'ın konumunu ve taşıdığı anlamı idrak etme adına bu çalışma bir giriş niteliği taşımaktadır.
Yıllardır ABD ve İsrail ile derin çelişkiler yaşayan, nükleer faaliyetlerinden geri adım atmamakta direnen İran, “Arap Baharı” denilen süreçle birlikte, bir kez daha bölgedeki önemini hissettirmiştir.
Sürecin başlangıcında gelişmeleri memnuniyetle karşılayan, hatta İslami bir uyanış olduklarını söyleyerek selamlayan İran, olaylar Suriye'ye sıçrayınca tam tersi bir tutum takınmıştır. Suriye lideri Esad karşıtı hareketleri emperyalist bir oyunun parçası olarak nitelemiş, rejim karşıtlarını destekleyen ülkeleri de emperyalist güçler olarak tanımlamıştır. Rusya ve Çin ile yakın stratejik ilişkileri olan İran Avrasya coğrafyasının önemli bir jeopolitik oyuncusudur. İran binlerce yıllık tarihi ile Batı Asya'da ve Ortadoğu'da önemli bir medeniyet ve siyasi merkez olmuştur. Tarih boyunca İran'ın böyle bir cazibe merkezi olması etrafındaki büyük güçlerin dikkatini çekmiş, aynı zamanda da iştahını kabartmıştır. İran'ın jeopolitik konumu, yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olması büyük güçler arasındaki mücadelenin de temel konusu olmuştur. Özellikle yirminci yüzyılda bu güç mücadelesi çok belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Önce ABD'nin İsrail'den sonra Ortadoğu'daki en önemli müttefiki ve stratejik ortağı olmuş, İslam Devriminden sonra da ABD'nin Ortadoğu'daki bir numaralı düşmanı olmuştur. İslam Devrimi sonrası İran ezilmişlerin sesi olduğunu, ABD'yi de tüm kötülüklerin kaynağı, büyük şeytan olarak ilan ederken, ABD de İran'ı şer ekseninin bir üyesi olarak ilan etmiştir. ABD'nin Batı'nın tüm yalnızlaştırmalarına rağmen ne Batı, ne de ABD İran'dan vazgeçebilmiştir. İran'ı yalnızlaştırmaya çalıştıkça İran köklü tarihi ve medeniyetinin kendisine vermiş olduğu engin vizyon ile bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bugün Avrasya'yı anlamanın yolu Ortadoğu'yu, Türkiye'yi ve İran'ı doğru okumaktan geçmektedir. Türkiye'nin ve İran'ın olmadığı bir Ortadoğu, Avrasya ve Asya jeopolitiğinin başarıya ulaşması mümkün değildir! Elinizdeki bu kitap İran'ı farklı bir bakış açısı üzerinden değerlendirmek için hazırlanmıştır. Bugün sıkça gündeme gelen Avrasya siyasi coğrafyasında İran'ın konumunu ve taşıdığı anlamı idrak etme adına bu çalışma bir giriş niteliği taşımaktadır.