İş - Yaşam Dengesi, Sosyal Destek ve Sosyo - Demografik Faktörlerin Tükenmişlik Üzerindeki Etkisi

Stok Kodu:
9786052969281
Boyut:
21x29
Sayfa Sayısı:
110
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
220,00TL
154,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 18,82TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786052969281
1102593
İş - Yaşam Dengesi, Sosyal Destek ve Sosyo - Demografik Faktörlerin Tükenmişlik Üzerindeki Etkisi
İş - Yaşam Dengesi, Sosyal Destek ve Sosyo - Demografik Faktörlerin Tükenmişlik Üzerindeki Etkisi
154.00

İş-yaşam dengesi kavramı, sanayi devrimi döneminin ilk zamanlarına kadar uzanmaktadır. 12 saat civarında olan çalışma süreleri ve aile bireylerinin tamamına yakınının çalışıyor olması, bireylerin ‘yaşamak için çalışmak' yerine ‘çalışmak için yaşamak' durumunda olması, iş-yaşam dengesizliğinin yüksekliğinin derecesi hakkında fikir vermektedir. Günümüze gelindiğinde; çalışanların iş-yaşam dengesi için sekiz saat çalışma, sekiz saat uyku ve sekiz saat dinlenmenin daha makul olduğu ileri sürülebilir. Uyku, beslenme, dinlenme, kişisel bakım, ulaşım, iş güvenliği, önemsenme, takdir edilme, itibar, saygınlık gibi temel yaşamsal koşulları asgari düzeyde dahi karşılanamayıp yaşamı ihmal eden çalışanların iş dışındaki yaşamları da olumsuz etkilenebilmektedir.

İş çevresindeki, örgüt yapılarındaki ve yönetim biçimlerindeki büyük değişimler, işgücüne katılan kadın çalışan sayısının artması ve sosyo-demografik faktörlerin değişmesi, iş ve aile yaşamında bireylerin rollerinin, işlerinin ve bireylerarası ilişkilerin değişmesi olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır. Daha küçük ailelerin kurulması, boşanma ve bekâr yaşama oranlarının artması, insanların tükenmişliklerinin artması gibi gelişmeler; iş-yaşam dengesi kurabilmek için aile, arkadaş ve iş çevresinden sosyal destek alma ihtiyacının öneminin artmasını sağlamakta ve güncelliğini korumaktadır.

İş-yaşam dengesi kavramı, sanayi devrimi döneminin ilk zamanlarına kadar uzanmaktadır. 12 saat civarında olan çalışma süreleri ve aile bireylerinin tamamına yakınının çalışıyor olması, bireylerin ‘yaşamak için çalışmak' yerine ‘çalışmak için yaşamak' durumunda olması, iş-yaşam dengesizliğinin yüksekliğinin derecesi hakkında fikir vermektedir. Günümüze gelindiğinde; çalışanların iş-yaşam dengesi için sekiz saat çalışma, sekiz saat uyku ve sekiz saat dinlenmenin daha makul olduğu ileri sürülebilir. Uyku, beslenme, dinlenme, kişisel bakım, ulaşım, iş güvenliği, önemsenme, takdir edilme, itibar, saygınlık gibi temel yaşamsal koşulları asgari düzeyde dahi karşılanamayıp yaşamı ihmal eden çalışanların iş dışındaki yaşamları da olumsuz etkilenebilmektedir.

İş çevresindeki, örgüt yapılarındaki ve yönetim biçimlerindeki büyük değişimler, işgücüne katılan kadın çalışan sayısının artması ve sosyo-demografik faktörlerin değişmesi, iş ve aile yaşamında bireylerin rollerinin, işlerinin ve bireylerarası ilişkilerin değişmesi olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır. Daha küçük ailelerin kurulması, boşanma ve bekâr yaşama oranlarının artması, insanların tükenmişliklerinin artması gibi gelişmeler; iş-yaşam dengesi kurabilmek için aile, arkadaş ve iş çevresinden sosyal destek alma ihtiyacının öneminin artmasını sağlamakta ve güncelliğini korumaktadır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat