“Bereketzâde Kitaplığı”nın ilk eseri olarak İsbât-ı Vâcib’i neşrediyoruz:
Bu eser, Türkçede “İsbât-ı Vâcib” adıyla yazılan ilk matbu metindir. İsbât-ı Vâcib’de, düşünce tarihinin “en büyük sorusu” olan ‘Tanrı var mı?’ sorusu konu ediniliyor. Bu soru, rasyonel teoloji ve tabîî teoloji metoduyla gayet veciz bir şekilde cevaplanıyor. Devamında benzer bir usul ile, O’nun sıfatları temellendiriliyor. Son olarak, aynı zemin üzerine nübüvvet bina ediliyor. Bu itibarla elinizdeki metin, çok derinden “aklın ve naklin birlikteliğini” vurguluyor. En önemlisi de İslam düşüncesinde “tabîî teoloji-vahyî teoloji” ayrımının olmadığının sağlam bir örneğini sunuyor. Bu aynı zamanda, modern “teizm- deizm” ikileminin de bir cevabı.
“Bereketzâde Kitaplığı”nın ilk eseri olarak İsbât-ı Vâcib’i neşrediyoruz:
Bu eser, Türkçede “İsbât-ı Vâcib” adıyla yazılan ilk matbu metindir. İsbât-ı Vâcib’de, düşünce tarihinin “en büyük sorusu” olan ‘Tanrı var mı?’ sorusu konu ediniliyor. Bu soru, rasyonel teoloji ve tabîî teoloji metoduyla gayet veciz bir şekilde cevaplanıyor. Devamında benzer bir usul ile, O’nun sıfatları temellendiriliyor. Son olarak, aynı zemin üzerine nübüvvet bina ediliyor. Bu itibarla elinizdeki metin, çok derinden “aklın ve naklin birlikteliğini” vurguluyor. En önemlisi de İslam düşüncesinde “tabîî teoloji-vahyî teoloji” ayrımının olmadığının sağlam bir örneğini sunuyor. Bu aynı zamanda, modern “teizm- deizm” ikileminin de bir cevabı.