İsimsiz

Stok Kodu:
9789944610841
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
264
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2020-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%25 indirimli
190,00TL
142,50TL
Taksitli fiyat: 9 x 17,42TL
Temin süresi 1-3 gündür.
9789944610841
1127448
İsimsiz
İsimsiz
142.50

Bir insanın hikayesi, aynı zamanda “öteki”lerin de hikayesi midir?

Hayaller çalınabilir mi?

Sevginin tarifi nasıl yapılır?

Bir aynanın iki yüzünü aynı anda görmek olası mıdır?

Bir ölüm kaç kişiye dokunur da geçer?

“O sessizlikte zaman zonkluyordu habire. Saatin kadranında değil, guguk kuşunun gagasında hiç değil. Eller, kollar, bacaklar, beyinler uyuşmuş, yalnızca zaman zonkluyordu şakaklarda, söz bittiğinde.
Zamansız zaman. Evvel zaman, kalbur saman. Upuzun masalın ritmine kapılmış, akıllarındaki soru işaretlerinin yanıtını bir sonraki cümlede bulmaya çalışıyordu dört kişi, ruhsal tükenmenin eşiğinde dört insan, zaman içinde zaman.

Yapbozun parçaları serpiştirilmişti her yere. S. Bunları ağır ağır birleştirmişti, kör sandıkları düğümü çözmüştü, kılıç darbesiyle değil, ipi bir içinden geçirip bir dışından döndürüp, sanki yeniden düğümlüyormuş gibi. Hiç müdahale etmemişlerdi, edemezlerdi, dilleri dönmezdi ağızlarının içinde, öyle kurumuş, öyle sözsüzdüler.
Son ilmekte, yere yayılmıştı iplik upuzun, kendini bırakmıştı sere serpe.  Ezber bozan zincirine beyinlerindeki kilitlerin anahtarları dizilmişti.”

Bir insanın hikayesi, aynı zamanda “öteki”lerin de hikayesi midir?

Hayaller çalınabilir mi?

Sevginin tarifi nasıl yapılır?

Bir aynanın iki yüzünü aynı anda görmek olası mıdır?

Bir ölüm kaç kişiye dokunur da geçer?

“O sessizlikte zaman zonkluyordu habire. Saatin kadranında değil, guguk kuşunun gagasında hiç değil. Eller, kollar, bacaklar, beyinler uyuşmuş, yalnızca zaman zonkluyordu şakaklarda, söz bittiğinde.
Zamansız zaman. Evvel zaman, kalbur saman. Upuzun masalın ritmine kapılmış, akıllarındaki soru işaretlerinin yanıtını bir sonraki cümlede bulmaya çalışıyordu dört kişi, ruhsal tükenmenin eşiğinde dört insan, zaman içinde zaman.

Yapbozun parçaları serpiştirilmişti her yere. S. Bunları ağır ağır birleştirmişti, kör sandıkları düğümü çözmüştü, kılıç darbesiyle değil, ipi bir içinden geçirip bir dışından döndürüp, sanki yeniden düğümlüyormuş gibi. Hiç müdahale etmemişlerdi, edemezlerdi, dilleri dönmezdi ağızlarının içinde, öyle kurumuş, öyle sözsüzdüler.
Son ilmekte, yere yayılmıştı iplik upuzun, kendini bırakmıştı sere serpe.  Ezber bozan zincirine beyinlerindeki kilitlerin anahtarları dizilmişti.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat