Bu eser merhum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin "sahih İslâm'ın bilinmesi ve bir yaşam biçimi olarak hayata hakim kılınması" amacıyla yapmış olduğu konuşma, yazı ve çevirilerini içermektedir.
Merhum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin misyonunu; Müslümanlığı ashabın anladığı gibi anlamak, bunun Kur'an ve Sünnet başta olmak üzere sahih kaynaklardan devamlı surette sağlamasını yapmak ve bir yaşam biçimi olarak bu anlayışı hayatına hakim kılmak olarak tarif etmek mümkündür. Vizyonunu ise, yukarıda tarifi yapılan Müslümanlık anlayışını dünyadaki bütün insanlarla paylaşmak diye ifade edebiliriz.
Sahih İslâm'ın bilinmesi ve buna göre bir kimlik inşa edilmesi Hocaefendi'nin üzerinde durduğu ana eksen olmuştur. Esasen onun bütün kitaplarını bu çerçevede okumak, konuşmalarını da bu bakış açısıyla dinlemek icap eder. Öyle konuşma, yazı ve çevirileri de vardır ki bütün bu düşünce ve yaşamının manifestosu niteliğindedir.
Bu eser, işte bu konuşma, yazı ve çevirilerden çok önemli bir demet içermektedir.
Kitabın son kısmını "İslâmiyet Nedir?" başlıklı Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi tarafından, Dr. H. Necatioğlu müstear ismiyle yapılan bir çeviri yazı oluşturmaktadır.
Bir İngiliz mühtedi olan J. W. Lovegrove (Habibullah) tarafından yirminci yüzyılın başlarında kaleme alınıp iki defa basılan "What is İslam" isimli bu çeviri, 1966-1967 yıllarında Politika adıyla neşredilen haftalık bir dergide yayımlanmıştır. Çeviriler derginin 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32. sayılarının 14. sayfalarında tam sayfa olarak yer almaktadır.
İlgili ve meraklıların istifadesi için bahsedilen çevirinin İngilizce olan ana metni de kitabın sonuna konulmuştur.
Çevirisi yapılan metin ile ilgili merhum Hocaefendi'nin yazdığı "Önsöz" şu şekildedir:
"Hıristiyanlığın, kilise teşkilatı ve papazların sorumsuz, çıkarcı tutumları sonucu sapık ve mantık dışı bir seyir takip etmekte olduğu bilinen bir gerçektir. Bu hâliyle, düşünen Avrupalı'nın aklını ve vicdanını doyuramamakta, şahısların rûhî buhranlara düşmelerine veya dinsizliğe kaymalarına sebep olmaktadır. Bu durumda bir kısım münevverler, dünyada mevcut bütün büyük dinleri dikkatle inceleme ve hakikati arama yolunu seçiyorlar.
Kilise teşkilatı tarafından yürütülen asılsız isnat, iftira ve korkunç propagandalara rağmen objektif tetkik ve mukayeselerden sonra İslâm'ın hak din olduğunu görerek ona intisap eden sayısız Avrupalı vardır. Bunlar arasında atom âlimleri, müsteşrikler ve hatta bizzat papazlar bile bulunuyor.
Bu zorlamasız, propagandasız ve davetsiz ihtidalar İslâm'ın ilahîliğine kesin delil ve onun Batı teknik ve medeniyetiyle yoğrulan zihinlerle uyuşamayacağı şeklindeki gülünç kanaatlere fiilî cevap mahiyetindedirler.
Doğu'da ve Batı'da, İslâm'ın mahiyetini ve rûhunu anlatan sayısız değerli eser yazılmış ve neşredilmiş olduğu halde okuyucularımıza bir İngiliz Müslüman olan J. W. Lovegrove'un "What is Islam?" adlı kitabını sunuşumuz, hıristiyan doğduğu halde ihtida ederek İslâm'a girmiş Avrupalıların, İslâm hakkındaki kanaatlerini aksettiren eserlerine hususî bir önem ve mâna vermemizdendir.
Okuyucular bu suretle Batılıların dinimizi nasıl gördüklerini ve nasıl anladıklarını da müşâhede etmiş olacaklardır."
Bu eser merhum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin "sahih İslâm'ın bilinmesi ve bir yaşam biçimi olarak hayata hakim kılınması" amacıyla yapmış olduğu konuşma, yazı ve çevirilerini içermektedir.
Merhum Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin misyonunu; Müslümanlığı ashabın anladığı gibi anlamak, bunun Kur'an ve Sünnet başta olmak üzere sahih kaynaklardan devamlı surette sağlamasını yapmak ve bir yaşam biçimi olarak bu anlayışı hayatına hakim kılmak olarak tarif etmek mümkündür. Vizyonunu ise, yukarıda tarifi yapılan Müslümanlık anlayışını dünyadaki bütün insanlarla paylaşmak diye ifade edebiliriz.
Sahih İslâm'ın bilinmesi ve buna göre bir kimlik inşa edilmesi Hocaefendi'nin üzerinde durduğu ana eksen olmuştur. Esasen onun bütün kitaplarını bu çerçevede okumak, konuşmalarını da bu bakış açısıyla dinlemek icap eder. Öyle konuşma, yazı ve çevirileri de vardır ki bütün bu düşünce ve yaşamının manifestosu niteliğindedir.
Bu eser, işte bu konuşma, yazı ve çevirilerden çok önemli bir demet içermektedir.
Kitabın son kısmını "İslâmiyet Nedir?" başlıklı Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi tarafından, Dr. H. Necatioğlu müstear ismiyle yapılan bir çeviri yazı oluşturmaktadır.
Bir İngiliz mühtedi olan J. W. Lovegrove (Habibullah) tarafından yirminci yüzyılın başlarında kaleme alınıp iki defa basılan "What is İslam" isimli bu çeviri, 1966-1967 yıllarında Politika adıyla neşredilen haftalık bir dergide yayımlanmıştır. Çeviriler derginin 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32. sayılarının 14. sayfalarında tam sayfa olarak yer almaktadır.
İlgili ve meraklıların istifadesi için bahsedilen çevirinin İngilizce olan ana metni de kitabın sonuna konulmuştur.
Çevirisi yapılan metin ile ilgili merhum Hocaefendi'nin yazdığı "Önsöz" şu şekildedir:
"Hıristiyanlığın, kilise teşkilatı ve papazların sorumsuz, çıkarcı tutumları sonucu sapık ve mantık dışı bir seyir takip etmekte olduğu bilinen bir gerçektir. Bu hâliyle, düşünen Avrupalı'nın aklını ve vicdanını doyuramamakta, şahısların rûhî buhranlara düşmelerine veya dinsizliğe kaymalarına sebep olmaktadır. Bu durumda bir kısım münevverler, dünyada mevcut bütün büyük dinleri dikkatle inceleme ve hakikati arama yolunu seçiyorlar.
Kilise teşkilatı tarafından yürütülen asılsız isnat, iftira ve korkunç propagandalara rağmen objektif tetkik ve mukayeselerden sonra İslâm'ın hak din olduğunu görerek ona intisap eden sayısız Avrupalı vardır. Bunlar arasında atom âlimleri, müsteşrikler ve hatta bizzat papazlar bile bulunuyor.
Bu zorlamasız, propagandasız ve davetsiz ihtidalar İslâm'ın ilahîliğine kesin delil ve onun Batı teknik ve medeniyetiyle yoğrulan zihinlerle uyuşamayacağı şeklindeki gülünç kanaatlere fiilî cevap mahiyetindedirler.
Doğu'da ve Batı'da, İslâm'ın mahiyetini ve rûhunu anlatan sayısız değerli eser yazılmış ve neşredilmiş olduğu halde okuyucularımıza bir İngiliz Müslüman olan J. W. Lovegrove'un "What is Islam?" adlı kitabını sunuşumuz, hıristiyan doğduğu halde ihtida ederek İslâm'a girmiş Avrupalıların, İslâm hakkındaki kanaatlerini aksettiren eserlerine hususî bir önem ve mâna vermemizdendir.
Okuyucular bu suretle Batılıların dinimizi nasıl gördüklerini ve nasıl anladıklarını da müşâhede etmiş olacaklardır."