İslam Coğrafyasında Mecusiler (Emeviler'in Sonuna Kadar) adlı bu çalışma, ilgili dönemde dini, siyasi, sosyo-ekonomik ve diğer çeşitli alanlarda Müslüman-Mecusi ilişkilerini ele almaktadır. Bu çalışmanın gayesi özellikle bazı oryantalist yazarların “Mecusiler'in Müslümanlar tarafından zorla İslamlaştırıldığı, tehcir edildiği, ateşkedelerinin tahrip edilip camilere çevrildiği” şeklindeki iddialarının bilimsel bir zemine dayanıp dayanmadığını tetkik etmektir.
İslam'ın doğduğu sırada İran ve Orta Asya'da yaşayan Mecusiler, ilk dönem gerçekleştirilen fetihler sonucunda İslam hakimiyetine girmişlerdir. Yapılan barış antlaşmaları sonucunda cizye ödemekle ehl-i zimme olarak kabul edilmişler ve diğer gayr-i müslim tebaa gibi tevarüs edegeldikleri dinî ve kültürel geleneklerini icra ve muhafaza haklarına sahip olmuşlardır. Kendilerine herhangi bir şiddet uygulanmamış, asimilasyona uğramamışlar, ve Müslüman toplumla birlikte yaşayarak sosyal hayatın beraberinde getirdiği artı ve eksileri birlikte paylaşmışlardır. Kısacası, Müslümanların, Mecusi halklarla ilişkilerinin İslam'ın temel ilkelerinden olan inançlara saygı ve özgürlük ekseninde gerçekleştiğini gördüğümüz bu çalışmamızda, oryantalistlerin en azından mezkur dönemle ilgili iddialarının bilimsel dayanaktan yoksun olduğu orta çıkmaktadır.
İslam Coğrafyasında Mecusiler (Emeviler'in Sonuna Kadar) adlı bu çalışma, ilgili dönemde dini, siyasi, sosyo-ekonomik ve diğer çeşitli alanlarda Müslüman-Mecusi ilişkilerini ele almaktadır. Bu çalışmanın gayesi özellikle bazı oryantalist yazarların “Mecusiler'in Müslümanlar tarafından zorla İslamlaştırıldığı, tehcir edildiği, ateşkedelerinin tahrip edilip camilere çevrildiği” şeklindeki iddialarının bilimsel bir zemine dayanıp dayanmadığını tetkik etmektir.
İslam'ın doğduğu sırada İran ve Orta Asya'da yaşayan Mecusiler, ilk dönem gerçekleştirilen fetihler sonucunda İslam hakimiyetine girmişlerdir. Yapılan barış antlaşmaları sonucunda cizye ödemekle ehl-i zimme olarak kabul edilmişler ve diğer gayr-i müslim tebaa gibi tevarüs edegeldikleri dinî ve kültürel geleneklerini icra ve muhafaza haklarına sahip olmuşlardır. Kendilerine herhangi bir şiddet uygulanmamış, asimilasyona uğramamışlar, ve Müslüman toplumla birlikte yaşayarak sosyal hayatın beraberinde getirdiği artı ve eksileri birlikte paylaşmışlardır. Kısacası, Müslümanların, Mecusi halklarla ilişkilerinin İslam'ın temel ilkelerinden olan inançlara saygı ve özgürlük ekseninde gerçekleştiğini gördüğümüz bu çalışmamızda, oryantalistlerin en azından mezkur dönemle ilgili iddialarının bilimsel dayanaktan yoksun olduğu orta çıkmaktadır.