İslam Felsefesi Tarihi 1

Stok Kodu:
9786052233160
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
520
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2017-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%28 indirimli
350,00TL
252,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 30,80TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786052233160
1147109
İslam Felsefesi Tarihi 1
İslam Felsefesi Tarihi 1
252.00

Düşünce tarihi, bir anlamda insanlığın tarihidir. İnsanlığın ortaya koyduğu medeniyetler, bu düşünce ve felsefe birikiminin verimli neticeleri olarak ortaya çıkarlar. Hakim ve baskın görüş olarak ileri sürülen tez; maalesef felsefe ve hikmetin kaynağını sürekli Batı’da, daha doğrusu Antik Yunan’da arama çabası içerisindeki anlayıştır. Son yıllarda bu "doğmatik" tabu, artık yerini daha bilimsel bir temelle hareket eden başka görüşlere terk etmektedir. Artık bir kısım Batılıların da söylediği gibi, Hint, Mısır ve Babilliler’in tefekkür birikimi, Antik Yunan’ı besleyen en önemli kaynak durumundadır.

İslam felsefesine gelince; Müslüman Hakimler/filozoflar, Kur’an ve Sünnet’in hikmet külliyatından alabildiğince beslenmiş ve arkasından Antik Yunan, İran-Sasani ve Hint felsefe kaynaklarından kapsamlı bir şekilde yararlanmış ve nihayetinde özgün bir felsefe inşa etmişlerdir. Bunu gerçekleştirirken de Batı’daki türdeşlerinin aksine, referans kaynaklarını gizlememiş ve böyle bir "kompleks" içerisine de düşmemişlerdir. Ortaya çıkan İslam Felsefesi, düşünce tarihinin yaklaşık dört beş asır hükümranlığını üstlenerek hem Batı’yı hem de Doğu’yu etkileme kapasitesine sahip bir felsefe geleneğini, tartışmasız bir şekilde insanlığa sunmuştur. Felsefe ve aklî düşünce alanında ulaşılan birikim ve külliyat, İslam dünyasına "altın çağı"nı yaşatmıştır. Bunun neticesi, -Gazzalî’ye kadar dönem için söyleyecek olursak- Bağdat merkezli Abbasî Medeniyetinin uygarlık sahasına çıkması ve gelişimi olmuştur.

Düşünce tarihi, bir anlamda insanlığın tarihidir. İnsanlığın ortaya koyduğu medeniyetler, bu düşünce ve felsefe birikiminin verimli neticeleri olarak ortaya çıkarlar. Hakim ve baskın görüş olarak ileri sürülen tez; maalesef felsefe ve hikmetin kaynağını sürekli Batı’da, daha doğrusu Antik Yunan’da arama çabası içerisindeki anlayıştır. Son yıllarda bu "doğmatik" tabu, artık yerini daha bilimsel bir temelle hareket eden başka görüşlere terk etmektedir. Artık bir kısım Batılıların da söylediği gibi, Hint, Mısır ve Babilliler’in tefekkür birikimi, Antik Yunan’ı besleyen en önemli kaynak durumundadır.

İslam felsefesine gelince; Müslüman Hakimler/filozoflar, Kur’an ve Sünnet’in hikmet külliyatından alabildiğince beslenmiş ve arkasından Antik Yunan, İran-Sasani ve Hint felsefe kaynaklarından kapsamlı bir şekilde yararlanmış ve nihayetinde özgün bir felsefe inşa etmişlerdir. Bunu gerçekleştirirken de Batı’daki türdeşlerinin aksine, referans kaynaklarını gizlememiş ve böyle bir "kompleks" içerisine de düşmemişlerdir. Ortaya çıkan İslam Felsefesi, düşünce tarihinin yaklaşık dört beş asır hükümranlığını üstlenerek hem Batı’yı hem de Doğu’yu etkileme kapasitesine sahip bir felsefe geleneğini, tartışmasız bir şekilde insanlığa sunmuştur. Felsefe ve aklî düşünce alanında ulaşılan birikim ve külliyat, İslam dünyasına "altın çağı"nı yaşatmıştır. Bunun neticesi, -Gazzalî’ye kadar dönem için söyleyecek olursak- Bağdat merkezli Abbasî Medeniyetinin uygarlık sahasına çıkması ve gelişimi olmuştur.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat