İnsan, üzerinde yaşadığı coğrafyanın bir parçasıdır, ondan ayrı düşünülemez. İnsan da diğer canlılar dünyası gibi toprağa bağlıdır, ona benzer. Rengi, dili, düşüncesi, zevkleri, korkuları, cesareti, yiğitliği, asaleti, katılığı, yumuşaklığı, taassubu, muhafazakârlığı, dini anlama ve yaşama biçimi ve karakteri ile insanoğlu, kök saldığı, beslendiği, büyüdüğü toprağının, toprak anasının oğludur.
Bu çalışma, insan ekolojisinin çerçevesi içerisinde, toplumların, inançların, inanç topluluklarının, bilhassa merkezin karşısında çevreyi temsil eden İslam heterodoksisinin ve her türden asabiyetlerin mekân aracılığıyla incelenmesidir. İslam medeniyeti, İslam coğrafyasıdır ve İslam heterodoksisi, bu geniş coğrafyanın İslamlaşmasının arızi durumları, kırılmaları ve sarsıntılarıdır. Bugün ülkemizin ve İslam dünyasının meselelerinin anlaşılmasında mekânın sunduğu bu bakışın gözden uzak tutulmaması gerekir.
İnsan, üzerinde yaşadığı coğrafyanın bir parçasıdır, ondan ayrı düşünülemez. İnsan da diğer canlılar dünyası gibi toprağa bağlıdır, ona benzer. Rengi, dili, düşüncesi, zevkleri, korkuları, cesareti, yiğitliği, asaleti, katılığı, yumuşaklığı, taassubu, muhafazakârlığı, dini anlama ve yaşama biçimi ve karakteri ile insanoğlu, kök saldığı, beslendiği, büyüdüğü toprağının, toprak anasının oğludur.
Bu çalışma, insan ekolojisinin çerçevesi içerisinde, toplumların, inançların, inanç topluluklarının, bilhassa merkezin karşısında çevreyi temsil eden İslam heterodoksisinin ve her türden asabiyetlerin mekân aracılığıyla incelenmesidir. İslam medeniyeti, İslam coğrafyasıdır ve İslam heterodoksisi, bu geniş coğrafyanın İslamlaşmasının arızi durumları, kırılmaları ve sarsıntılarıdır. Bugün ülkemizin ve İslam dünyasının meselelerinin anlaşılmasında mekânın sunduğu bu bakışın gözden uzak tutulmaması gerekir.