Tarihin ihmali ya da karanlıkta bırakılması, toplumların geçmişlerine ait izlerinin silinmesinin yanında, geleceklerini de belirsizliğe sürükler. Toplumları, yaşadıkları coğrafyanın tarihindeki din, ırk, kültür ve medeniyetlerden bağımsız düşünmek doğru olmaz. Bu bakımdan, İslâm öncesi dönemde Arap yarımadasının dinî, siyasî, kültürel ve sosyal hayatına dair bilgiler, Kur’an’ın tarihe olan atıflarını, Hz. Peygamber’in sîretini ve evrensel davetini kavramaya katkısı yönüyle büyük önem taşımaktadır. İslâm öncesi Güney ve Kuzey Arabistan tarihini böyle bir bakış açısıyla ele alan ve “Kur’an-ı Kerîm’in Nüzul Ortamı”na ilişkin çalışmalar serisinin ilk ürünü olan bu eserin, alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz.
Tarihin ihmali ya da karanlıkta bırakılması, toplumların geçmişlerine ait izlerinin silinmesinin yanında, geleceklerini de belirsizliğe sürükler. Toplumları, yaşadıkları coğrafyanın tarihindeki din, ırk, kültür ve medeniyetlerden bağımsız düşünmek doğru olmaz. Bu bakımdan, İslâm öncesi dönemde Arap yarımadasının dinî, siyasî, kültürel ve sosyal hayatına dair bilgiler, Kur’an’ın tarihe olan atıflarını, Hz. Peygamber’in sîretini ve evrensel davetini kavramaya katkısı yönüyle büyük önem taşımaktadır. İslâm öncesi Güney ve Kuzey Arabistan tarihini böyle bir bakış açısıyla ele alan ve “Kur’an-ı Kerîm’in Nüzul Ortamı”na ilişkin çalışmalar serisinin ilk ürünü olan bu eserin, alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz.