Yazar insanlığın hızlı bir şekilde yere çakılmakta olduğunu, Hegel’in deyimiyle toprakta solucanlar gibi süründüğünü söylüyor. Bunun sebebini yine Hegel’in deyimiyle tanrısallıktan uzaklaşmayla izah ediyor. Bugüne kadar ne doğanın ne bireyin ne de toplumun sorunlarına liberalizm/kapitalizm, sosyalizm ve faşizm çözüm bulamamıştır. Hatta tam tersine bu sistemler çözüm adına yeni sorunların ortaya çıkmasına, doğanın ve insanın tahrip olmasına neden olmuştur.
Yazar, İslam Sistemini bir buz dağına benzetmiş, İslam Sisteminin Düşünce Yapısı adlı kitabıyla buz dağının su altında temeli oluşturan itikadi, düşünsel alt yapısını ele almış, bu kitapta da İslam’ın dünya hayatına yönelik pratiğini kendine özgü bir dil ve yöntemle anlatmıştır. Ona göre insanı toprakta solucanlar gibi sürünmekten kurtaracak kalıcı tedavi ancak evreni ve insanı yaratan ve en iyi bilen tanrısal kaynakla irtabata geçerek mümkündür. Yazar geçmişten örnekler vererek bunun daha önce gerçekleştiğini ve yine gerçekleşebileceğini, bunun için yeterli İslami kaynakların ve sabitelerin olduğunu, bununla birlikte bunu gerçekleştirebilecek yeterli potansiyelin, kabiliyet ve samimiyetin Müslümanlarda bulunduğunu söylüyor ve buna yönelik örnek çalışmalar ortaya koyuyor.
Yazar insanlığın hızlı bir şekilde yere çakılmakta olduğunu, Hegel’in deyimiyle toprakta solucanlar gibi süründüğünü söylüyor. Bunun sebebini yine Hegel’in deyimiyle tanrısallıktan uzaklaşmayla izah ediyor. Bugüne kadar ne doğanın ne bireyin ne de toplumun sorunlarına liberalizm/kapitalizm, sosyalizm ve faşizm çözüm bulamamıştır. Hatta tam tersine bu sistemler çözüm adına yeni sorunların ortaya çıkmasına, doğanın ve insanın tahrip olmasına neden olmuştur.
Yazar, İslam Sistemini bir buz dağına benzetmiş, İslam Sisteminin Düşünce Yapısı adlı kitabıyla buz dağının su altında temeli oluşturan itikadi, düşünsel alt yapısını ele almış, bu kitapta da İslam’ın dünya hayatına yönelik pratiğini kendine özgü bir dil ve yöntemle anlatmıştır. Ona göre insanı toprakta solucanlar gibi sürünmekten kurtaracak kalıcı tedavi ancak evreni ve insanı yaratan ve en iyi bilen tanrısal kaynakla irtabata geçerek mümkündür. Yazar geçmişten örnekler vererek bunun daha önce gerçekleştiğini ve yine gerçekleşebileceğini, bunun için yeterli İslami kaynakların ve sabitelerin olduğunu, bununla birlikte bunu gerçekleştirebilecek yeterli potansiyelin, kabiliyet ve samimiyetin Müslümanlarda bulunduğunu söylüyor ve buna yönelik örnek çalışmalar ortaya koyuyor.