İslâm Tarihi, “Allah katında din İslâm’dır” ayeti ışığında, Kur’ân-ı Kerîm’den öğrendiğimiz peygamberler tarihiyle başlamaktadır. İslâm’ın son peygamberi Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesselem dönemi, İslâm Tarihi’nin son peygamberi dönemidir.
Resûlullah Aleyhisselâm’dan sonra İslâm toplumunun başına geçen Dört Halife’nin dönemi, birçok bakımdan peygamberi İslâm tarihi dönemine en yakın olan dönemdir. Bu dönem, Müslümanların halifesinden devletlerin halifesine geçişin bir ara dönemi olarak da görülebilir. Emeviler ile başlayan Abbâsîler ile devam eden ve Osmanlı ile son bulan “Devletlerin Hilafet Dönemi” ise İslâm tarihinden ziyade Müslümanların Devletler Tarihi’dir. Ki bu tarih aynı zamanda siyasi tarihtir.
İslâm tarihinin bir bütün içerisinde bu şekilde fasılalara ayrılması, İslâm devleti kimliği taşıyan ancak aynı zamanda birer siyasi teşekkül olan devletlerin yönetiliş tarzından kaynaklanan çok sayıdaki İslâm dışı eylem ve fikirlerin, kişisel hata, sorun ve sıkıntıların İslâm’a mal edilmemesi açısından çok önemlidir.
Muâviye’nin halifeliğiyle birlikte siyasi bir nosyonun tamamlayıcısı durumuna dönüşen halifelik, aynı zamanda saltanat yönetim biçiminde veraset yoluyla intikal eden sultanlığın meşruiyet kapısı haline dönüşmüştür. Osmanlı Devleti’nin saltanatın kaldırılmasıyla ortadan kaldırılmasına rağmen halifeliğin yeni kurulan devlette kısa bir süreliğine de olsa devam ettirilmesi, hilafetin son ana kadar siyasi meşruiyet kapısı olarak kullanılmış olmasındandır.
Peygamberler, mezhepler, tefrikalar, taassuplar, aşırılıklar, ihtilâflar, ittifaklar; savaşlar, katliamlar, anlaşmalar, iç savaşlar, göçler; İslâmî düşünce hareketleri ve bilimsel çalışmalar; paralel hilafet girişimleri ve uygulamaları, İslâm beldeleri ve başkentleri İslâm tarihinin anahtar kelimeleridir. Bu kitapta birçoğunu bulabileceksiniz.
İslâm tarihinde yaşananları en güzel özetleyen ise Resûlullah Aleyhisselâm’ın şu sözüdür: “İslâm, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü’minlere!”
İslâm Tarihi, “Allah katında din İslâm’dır” ayeti ışığında, Kur’ân-ı Kerîm’den öğrendiğimiz peygamberler tarihiyle başlamaktadır. İslâm’ın son peygamberi Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesselem dönemi, İslâm Tarihi’nin son peygamberi dönemidir.
Resûlullah Aleyhisselâm’dan sonra İslâm toplumunun başına geçen Dört Halife’nin dönemi, birçok bakımdan peygamberi İslâm tarihi dönemine en yakın olan dönemdir. Bu dönem, Müslümanların halifesinden devletlerin halifesine geçişin bir ara dönemi olarak da görülebilir. Emeviler ile başlayan Abbâsîler ile devam eden ve Osmanlı ile son bulan “Devletlerin Hilafet Dönemi” ise İslâm tarihinden ziyade Müslümanların Devletler Tarihi’dir. Ki bu tarih aynı zamanda siyasi tarihtir.
İslâm tarihinin bir bütün içerisinde bu şekilde fasılalara ayrılması, İslâm devleti kimliği taşıyan ancak aynı zamanda birer siyasi teşekkül olan devletlerin yönetiliş tarzından kaynaklanan çok sayıdaki İslâm dışı eylem ve fikirlerin, kişisel hata, sorun ve sıkıntıların İslâm’a mal edilmemesi açısından çok önemlidir.
Muâviye’nin halifeliğiyle birlikte siyasi bir nosyonun tamamlayıcısı durumuna dönüşen halifelik, aynı zamanda saltanat yönetim biçiminde veraset yoluyla intikal eden sultanlığın meşruiyet kapısı haline dönüşmüştür. Osmanlı Devleti’nin saltanatın kaldırılmasıyla ortadan kaldırılmasına rağmen halifeliğin yeni kurulan devlette kısa bir süreliğine de olsa devam ettirilmesi, hilafetin son ana kadar siyasi meşruiyet kapısı olarak kullanılmış olmasındandır.
Peygamberler, mezhepler, tefrikalar, taassuplar, aşırılıklar, ihtilâflar, ittifaklar; savaşlar, katliamlar, anlaşmalar, iç savaşlar, göçler; İslâmî düşünce hareketleri ve bilimsel çalışmalar; paralel hilafet girişimleri ve uygulamaları, İslâm beldeleri ve başkentleri İslâm tarihinin anahtar kelimeleridir. Bu kitapta birçoğunu bulabileceksiniz.
İslâm tarihinde yaşananları en güzel özetleyen ise Resûlullah Aleyhisselâm’ın şu sözüdür: “İslâm, şüphesiz garip olarak başladı ve günün birinde garip hale dönecektir. Ne mutlu o garip mü’minlere!”