Seyyid Kutub, ikinci bölümünün müsveddelerini hazırlarken şehid edildiği elinizdeki bu eserinde, İslâm Toplumu ve Sistemini şöyle tanımlamaktadır: “İslâm toplumu, sadece tarihî bir model ve mazinin tatlı hatıraları arasında kaybolmuş bir geçmişten ibaret değildir. O, bugünün arzusu ve geleceğin emelidir. Gerek bugün gerekse yarın, insanlığın hasretle aradığı ve gözetlediği yegâne amaçtır. Beşeriyeti gerek sınai ve iktisadi bakımdan gelişmiş milletlerin gerekse her konuda geri kalmış toplumların düştüğü cahiliye bataklığından, yuvarlandıkları cahiliye çukurlarından çekip çıkaracak yegâne kurtarıcıdır.”
Seyyid Kutub, ikinci bölümünün müsveddelerini hazırlarken şehid edildiği elinizdeki bu eserinde, İslâm Toplumu ve Sistemini şöyle tanımlamaktadır: “İslâm toplumu, sadece tarihî bir model ve mazinin tatlı hatıraları arasında kaybolmuş bir geçmişten ibaret değildir. O, bugünün arzusu ve geleceğin emelidir. Gerek bugün gerekse yarın, insanlığın hasretle aradığı ve gözetlediği yegâne amaçtır. Beşeriyeti gerek sınai ve iktisadi bakımdan gelişmiş milletlerin gerekse her konuda geri kalmış toplumların düştüğü cahiliye bataklığından, yuvarlandıkları cahiliye çukurlarından çekip çıkaracak yegâne kurtarıcıdır.”