Dinsel düşüncenin gelişimi açısından belirli alanlardaki görüşleri bilinmeyen şahısların incelenmesi önemsenmelidir. Ekollerin öğretileri, belirli dönemlerin sosyal ve politik tavırlarının etkisinde geliştiğinden ve sistemleştiğinden, ekollerden bağımsız olarak üretilen düşüncelerin daha nesnel olduğu söylenebilir.
Kelam ilminin tarihsel süreçte geçirdiği önemli evrelerden birisi, felsefi düşünce ve teolojik düşüncenin birleştirilmesidir. Bu evrenin önemli kişilerinden olan İsfehânî’nin incelenmesi, aynı zamanda bu evrenin genel özelliklerini belirlememize de yardımcı olacaktır. Çünkü İsfehani, felsefi bilgiyi kelâm ilminde kullanmakla kalmamış, Kur’an tefsirinin bir parçası haline de getirmiştir. Beşeri zihnin üretimi olarak felsefi bilginin kelam ilminde kullanılmasını hazırlayan zeminin çözümlenmesi, bu evrenin başlangıcında yer alan kişi ve ekollerin görüşlerinin açıklanmasını gerektirir.
Bu çalışma giriş ile birlikte dört bölümden oluşmaktadır. Giriş; araştırma hakkında genel bilgilerle birlikte, İsfehânî’nin yaşamı, eserleri, kelâm yöntemi ve anlambilim hakkındaki düşüncelerini içermektedir.
Birinci bölüm; İsfehanî’nin Tanrı hakkındaki düşüncelerini içermektedir. Tanrı hakkındaki onun ayrıştığı ve özelleştiği düşüncelerine yer verilmektedir. Tanrı konusu kelâm ilminin en temel konulardan biri olmasından ötürü, diğer konular şu veya bu şekilde bu konuyla bağıntılıdır.
İkinci bölüm; Genel olarak kelâm eserlerinde göz ardı edilen insan konusuna ayrılmıştır. İnsan ile ilişkili olarak insanın yaratılışı, insanın neliği, insanın fiilleri konuları incelenmiştir. Bununla amacımız, insanı kelâm ilminin ana konularından biri olarak belirlemek ve insan merkezli bir teolojinin imkanında odaklaşmaktadır. İnsan fiilleri, insana izafe edildiğinden doğrudan insan konusunun içerisinde değerlendirilmiştir.
Üçüncü bölüm; Vahyin zihninde ortaya çıktığı insan türüne ait elçinin gerekliliği, nitelikleri, mucizelerinin incelendiği elçilik konusuna özel kılınmıştır. Kelâm ilmi, Allah-alem ilişkisini incelemekte ve ilişkinin sözlü iletişimi elçi aracılığıyla gerçekleştiğini benimsemektedir.
Dördüncü bölüm ise; İsfehâni’nin diriliş hakkındaki görüşlerini içermektedir. Diriliş, insan fiillerine olumlu katkısı açısından kelâm araştırmalarında temel konulardan birisidir. Ancak kelamcıların incelemelerinde dönemsel tartışmaların etkisiyle diriliş inancının insan fiillerine olumlu katkısı ötelenmiş, incelemeler daha çok dirilişin mahiyeti üzerinde odaklaşmıştır.
Dinsel düşüncenin gelişimi açısından belirli alanlardaki görüşleri bilinmeyen şahısların incelenmesi önemsenmelidir. Ekollerin öğretileri, belirli dönemlerin sosyal ve politik tavırlarının etkisinde geliştiğinden ve sistemleştiğinden, ekollerden bağımsız olarak üretilen düşüncelerin daha nesnel olduğu söylenebilir.
Kelam ilminin tarihsel süreçte geçirdiği önemli evrelerden birisi, felsefi düşünce ve teolojik düşüncenin birleştirilmesidir. Bu evrenin önemli kişilerinden olan İsfehânî’nin incelenmesi, aynı zamanda bu evrenin genel özelliklerini belirlememize de yardımcı olacaktır. Çünkü İsfehani, felsefi bilgiyi kelâm ilminde kullanmakla kalmamış, Kur’an tefsirinin bir parçası haline de getirmiştir. Beşeri zihnin üretimi olarak felsefi bilginin kelam ilminde kullanılmasını hazırlayan zeminin çözümlenmesi, bu evrenin başlangıcında yer alan kişi ve ekollerin görüşlerinin açıklanmasını gerektirir.
Bu çalışma giriş ile birlikte dört bölümden oluşmaktadır. Giriş; araştırma hakkında genel bilgilerle birlikte, İsfehânî’nin yaşamı, eserleri, kelâm yöntemi ve anlambilim hakkındaki düşüncelerini içermektedir.
Birinci bölüm; İsfehanî’nin Tanrı hakkındaki düşüncelerini içermektedir. Tanrı hakkındaki onun ayrıştığı ve özelleştiği düşüncelerine yer verilmektedir. Tanrı konusu kelâm ilminin en temel konulardan biri olmasından ötürü, diğer konular şu veya bu şekilde bu konuyla bağıntılıdır.
İkinci bölüm; Genel olarak kelâm eserlerinde göz ardı edilen insan konusuna ayrılmıştır. İnsan ile ilişkili olarak insanın yaratılışı, insanın neliği, insanın fiilleri konuları incelenmiştir. Bununla amacımız, insanı kelâm ilminin ana konularından biri olarak belirlemek ve insan merkezli bir teolojinin imkanında odaklaşmaktadır. İnsan fiilleri, insana izafe edildiğinden doğrudan insan konusunun içerisinde değerlendirilmiştir.
Üçüncü bölüm; Vahyin zihninde ortaya çıktığı insan türüne ait elçinin gerekliliği, nitelikleri, mucizelerinin incelendiği elçilik konusuna özel kılınmıştır. Kelâm ilmi, Allah-alem ilişkisini incelemekte ve ilişkinin sözlü iletişimi elçi aracılığıyla gerçekleştiğini benimsemektedir.
Dördüncü bölüm ise; İsfehâni’nin diriliş hakkındaki görüşlerini içermektedir. Diriliş, insan fiillerine olumlu katkısı açısından kelâm araştırmalarında temel konulardan birisidir. Ancak kelamcıların incelemelerinde dönemsel tartışmaların etkisiyle diriliş inancının insan fiillerine olumlu katkısı ötelenmiş, incelemeler daha çok dirilişin mahiyeti üzerinde odaklaşmıştır.