Sahabe tabiin ve zahit abid ve sufiler Kur'an-ı Kerim ve hadislerde yer alan duaları esas alarak nesir ve nazım şeklinde yeni dua metinleri inşa etmişlerdir. Bu metinleri meydana getirenlerin aynı zamanda edip ve şair olmaları sebebiyle ortaya konan örnekler sanat değeri yüksek son derece veciz ve anlamlı metinler oluşturmuşlardır. el - Cahız İbn Kuteybe İbn 'Abdirabbih ve en-Nuveyri gibi birçok edebiyatçı bu tür duaları Arap edebiyatının seçkin ürünleri olarak eserlerine almışlardır. Bunun yanı sıra birçok alim dua evrad ahzab ezkar münacat ve salavat isimleriyle inşa ettikleri duaları mecmua haline getirmiştir. Ancak bu geçmişine ve bu denli yoğunlukta işlenmesine rağmen dua Arap edebiyat tarihçileri ve eleştirmenleri tarafından ihmal edilmiş hatta yok sayılmıştır. Neticede dua edebiyatının edebi kimliği tespit edilmediği gibi türsel özellikleri de ortaya konulmadan sanat ve edebiyat alanlarının dışında varlığını sürdüren ihmal edilmiş bir sanat dalı olduğu düşünülmektedir.
Bu sebeplerden dolayı çalışmamızla İslam ve Arap edebiyatıyla ilgilenenlerin dikkatlerini bu eşsiz ve bir o kadar da zengin olan duaya çekmek buna yönelik sorumluluklarını da hatırlatmak istedik. Aynı şekilde dua edebiyatının önünü açma hususunda bir girişimde bulunma ve duaya gereken hakkının verilmesi noktasında bir kapıyı açma arzusuyla yola çıktık.
Sahabe tabiin ve zahit abid ve sufiler Kur'an-ı Kerim ve hadislerde yer alan duaları esas alarak nesir ve nazım şeklinde yeni dua metinleri inşa etmişlerdir. Bu metinleri meydana getirenlerin aynı zamanda edip ve şair olmaları sebebiyle ortaya konan örnekler sanat değeri yüksek son derece veciz ve anlamlı metinler oluşturmuşlardır. el - Cahız İbn Kuteybe İbn 'Abdirabbih ve en-Nuveyri gibi birçok edebiyatçı bu tür duaları Arap edebiyatının seçkin ürünleri olarak eserlerine almışlardır. Bunun yanı sıra birçok alim dua evrad ahzab ezkar münacat ve salavat isimleriyle inşa ettikleri duaları mecmua haline getirmiştir. Ancak bu geçmişine ve bu denli yoğunlukta işlenmesine rağmen dua Arap edebiyat tarihçileri ve eleştirmenleri tarafından ihmal edilmiş hatta yok sayılmıştır. Neticede dua edebiyatının edebi kimliği tespit edilmediği gibi türsel özellikleri de ortaya konulmadan sanat ve edebiyat alanlarının dışında varlığını sürdüren ihmal edilmiş bir sanat dalı olduğu düşünülmektedir.
Bu sebeplerden dolayı çalışmamızla İslam ve Arap edebiyatıyla ilgilenenlerin dikkatlerini bu eşsiz ve bir o kadar da zengin olan duaya çekmek buna yönelik sorumluluklarını da hatırlatmak istedik. Aynı şekilde dua edebiyatının önünü açma hususunda bir girişimde bulunma ve duaya gereken hakkının verilmesi noktasında bir kapıyı açma arzusuyla yola çıktık.