“Vadedilmiş topraklar” inancı, bilhassa Yahudiler için tarih boyunca insanlık hafızasında sıklıkla yankı bulan, derin teolojik, sosyolojik, tarihsel ve politik izler bırakan bir kavramdır. Bu kitap, söz konusu inancın etki alanında kalan çok geniş coğrafyanın karmaşıklığını, zengin tarihini ve günümüzdeki yansımalarını aydınlatmayı amaçlamaktadır. Kitapta, giriş ve dört bölüm halinde tarihi, teolojik, siyasi ve sosyolojik boyutlarıyla vadedilmiş toprakların İsrail açısından teo-politiği yapılmaya çalışılmıştır.
İsrail’in Siyonist ideolojisi hiçbir hukuk ve ahlak tanımadan Müslümanlara ait toprakları işgal etmekte, insanlara ve canlılara din, dil, ırk ve kültür fark etmeksizin saldırmakta ve zulmetmekte sakınca görmemektedir. Bu düşünce ve eylemlerinin arkasında çeşitli etkenler vardır. Bu etkenlerin en önemlilerinden birisi de “Vadedilmiş Topraklar” inancıdır ki zaman zaman İsrailli her türden siyasi ve dini liderler bunu dile getirmekten çekinmemektedir. Bu inanca, başta Yahudi kutsal teolojisinin tek taraflı yorumlanması kadar, Siyonist Evanjelist Hıristiyan grupların desteğiyle İsrailli Siyonistlerin kimlik, siyaset ve sosyolojileri de destek sağlamaktadır. İşte bu çalışmada okuyucu, bilimsel verilere dayalı olarak mantık çarpıtmasının ve dinsel bağnazlığın bir örneği olarak “vadedilmiş topraklar” inancının teo-politiğinin bir devlet eliyle nasıl meşrulaştırıldığını ve uygulanan zalimce politikaların ve soykırım aşamasının dinsel inançlar kullanılarak nasıl haklılık iddiasına malzeme yapıldığını tarihi, teolojik, siyasal ve sosyolojik boyutlarıyla anlayacaktır.
“Vadedilmiş topraklar” inancı, bilhassa Yahudiler için tarih boyunca insanlık hafızasında sıklıkla yankı bulan, derin teolojik, sosyolojik, tarihsel ve politik izler bırakan bir kavramdır. Bu kitap, söz konusu inancın etki alanında kalan çok geniş coğrafyanın karmaşıklığını, zengin tarihini ve günümüzdeki yansımalarını aydınlatmayı amaçlamaktadır. Kitapta, giriş ve dört bölüm halinde tarihi, teolojik, siyasi ve sosyolojik boyutlarıyla vadedilmiş toprakların İsrail açısından teo-politiği yapılmaya çalışılmıştır.
İsrail’in Siyonist ideolojisi hiçbir hukuk ve ahlak tanımadan Müslümanlara ait toprakları işgal etmekte, insanlara ve canlılara din, dil, ırk ve kültür fark etmeksizin saldırmakta ve zulmetmekte sakınca görmemektedir. Bu düşünce ve eylemlerinin arkasında çeşitli etkenler vardır. Bu etkenlerin en önemlilerinden birisi de “Vadedilmiş Topraklar” inancıdır ki zaman zaman İsrailli her türden siyasi ve dini liderler bunu dile getirmekten çekinmemektedir. Bu inanca, başta Yahudi kutsal teolojisinin tek taraflı yorumlanması kadar, Siyonist Evanjelist Hıristiyan grupların desteğiyle İsrailli Siyonistlerin kimlik, siyaset ve sosyolojileri de destek sağlamaktadır. İşte bu çalışmada okuyucu, bilimsel verilere dayalı olarak mantık çarpıtmasının ve dinsel bağnazlığın bir örneği olarak “vadedilmiş topraklar” inancının teo-politiğinin bir devlet eliyle nasıl meşrulaştırıldığını ve uygulanan zalimce politikaların ve soykırım aşamasının dinsel inançlar kullanılarak nasıl haklılık iddiasına malzeme yapıldığını tarihi, teolojik, siyasal ve sosyolojik boyutlarıyla anlayacaktır.