"Özgür olmak istiyordum, bu nedenle evden kaçtım. Ama sokaklarda da özgürlük yok. Tam tersine, köle gibisin,
bir esirsin. Yorgunsun: dinlenmek, çalışmamak... en azından haftada bir kez çalışmamak istiyorsun. Ama
yapamıyorsun. Yemek yemelisin otel ücretini ödemelisin. Onun için tekrar diskonun kapısına gidiyorsun.
Mecbursun. Parasız bir fincan kahve bile içemezsin. Her gün hep aynı, hep kafanızda bu. Artık kölesiniz. İnsan
kendine güvenecek. Ben savaşmak ve bu durumdan kurtulmak istiyorum, ama acaba şansım ne kadar?"
Bu kitap, ticari seks işçileri olarak sömürülen yüksek risk altındaki kız çocukları hakkında İstanbul'da gerçekleştirilmiş ilk sosyolojik araştırmanın verilerine dayandırılarak kaleme alınmıştır. Kitapta sömürü mağduru, büyük travma yaşayan çocukların yaşam öyküleri ve çalışma hayatlarından bir kesit sunulmaktadır. Sokaklarda karşılaştığımız çoğu kez yüzüne bile bakmadan geçtiğimiz, bazen acıdığımız bu çocukların seslerine kulak verildiğinde; anlatıları dinlendiğinde, onların 'acınma' yerine, kendilerine 'duyarlılıkla yaklaşan ve
güçlenmelerine destek verebilecek bir toplumsal bilinci hak ettikleri görülecektir.
- Esin Küntay
"Özgür olmak istiyordum, bu nedenle evden kaçtım. Ama sokaklarda da özgürlük yok. Tam tersine, köle gibisin,
bir esirsin. Yorgunsun: dinlenmek, çalışmamak... en azından haftada bir kez çalışmamak istiyorsun. Ama
yapamıyorsun. Yemek yemelisin otel ücretini ödemelisin. Onun için tekrar diskonun kapısına gidiyorsun.
Mecbursun. Parasız bir fincan kahve bile içemezsin. Her gün hep aynı, hep kafanızda bu. Artık kölesiniz. İnsan
kendine güvenecek. Ben savaşmak ve bu durumdan kurtulmak istiyorum, ama acaba şansım ne kadar?"
Bu kitap, ticari seks işçileri olarak sömürülen yüksek risk altındaki kız çocukları hakkında İstanbul'da gerçekleştirilmiş ilk sosyolojik araştırmanın verilerine dayandırılarak kaleme alınmıştır. Kitapta sömürü mağduru, büyük travma yaşayan çocukların yaşam öyküleri ve çalışma hayatlarından bir kesit sunulmaktadır. Sokaklarda karşılaştığımız çoğu kez yüzüne bile bakmadan geçtiğimiz, bazen acıdığımız bu çocukların seslerine kulak verildiğinde; anlatıları dinlendiğinde, onların 'acınma' yerine, kendilerine 'duyarlılıkla yaklaşan ve
güçlenmelerine destek verebilecek bir toplumsal bilinci hak ettikleri görülecektir.
- Esin Küntay