Darülaceze’nin kuruluş süreci 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar uzanmaktadır. Bu savaşın ardından, Rumeli’de elimizden çıkan bölgelerden göçler başlamış, Temmuz 1877-Eylül 1879 arasında İstanbul’a dört yüz bine yakın göçmen gelmişti. Bu göçler ile kentin yaşam düzeni bozulmuş sokaklar evsiz barksız, hastalar, sakatlar, kimsesiz çocuklar ve dilenciler ile dolmuştu. Darülaceze hakkında ulaşabildiğimiz en eski belge 7 Eylül 1886 tarihini taşımaktadır. Meclis-i Mahsus-ı Vükela bu tarihte, devletin payitahtını adeta hasta ve sakat sergisine çeviren dilencilere bir çare bulmak amacıyla toplanmıştı. Görüşmeler sonunda İstanbul’da din, mezhep ve ırk ayrımı gözetilmeksizin, dilenmek zorunda kalanların barınacağı bir darülaceze yapımı tasarlanmıştı. Ancak uzunca bir süre bu kurumun hayata geçirilmesi için bir girişimde bulunulmamıştır. Yapım çalışmaları dört yıl sonra, II. Abdülhamid’in 30 Mart 1890 tarihli iradesi ile başlamıştır. Darülaceze için, bir bölümü Hacı Raşit Ağa ve Balmumcu çiftlikleri arazisi bir bölümü de Kâğıthane köyü merası olan bugünkü arsa seçilmiş, Darülaceze Fen Komisyonu’nun belirlediği, 71.966,75 lira keşif bedeli ile ihaleye çıkarılan inşaat, 58.500 liraya Vassilaki Yanko (Vassilaki Yoannidis) Üzerinde kalmıştır. 10 Kasım 1892 günü temeller atılmış, sakinlerin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak üniteleri içeren 18 binanın yerleşiminde Avrupa’daki emsallerinin ve pavyon sistemindeki hastanelerin planları esas alınmıştı. Hayırsever ve hümaniter bir görüşle; din, mezhep ve ırk farkı gözetilmeksizin toplumun her kesiminden düşkünlerin kabul edileceğinin ilan edilmesi yapım masraflarına katılımı artırmıştı. II. Abdülhamid’in 10.000 lira bağışladığını açıklaması yanında daha önce vilayetlerden sergi için İstanbul’a gönderilmiş olan eşyalar ile Abud Efendi ve Mordiano Şürekâsı’nca bağışlanan değerli eşyanın satışından, Darülaceze’ye 7.000 lira kadar gelir temin edilmişti. İstanbul’da yaşayan çeşitli din ve mezheplere mensup zenginler bu hayır kurumuna sahip çıkarak yapım masraflarına yardımcı olmuşlardı…
Darülaceze’nin kuruluş süreci 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar uzanmaktadır. Bu savaşın ardından, Rumeli’de elimizden çıkan bölgelerden göçler başlamış, Temmuz 1877-Eylül 1879 arasında İstanbul’a dört yüz bine yakın göçmen gelmişti. Bu göçler ile kentin yaşam düzeni bozulmuş sokaklar evsiz barksız, hastalar, sakatlar, kimsesiz çocuklar ve dilenciler ile dolmuştu. Darülaceze hakkında ulaşabildiğimiz en eski belge 7 Eylül 1886 tarihini taşımaktadır. Meclis-i Mahsus-ı Vükela bu tarihte, devletin payitahtını adeta hasta ve sakat sergisine çeviren dilencilere bir çare bulmak amacıyla toplanmıştı. Görüşmeler sonunda İstanbul’da din, mezhep ve ırk ayrımı gözetilmeksizin, dilenmek zorunda kalanların barınacağı bir darülaceze yapımı tasarlanmıştı. Ancak uzunca bir süre bu kurumun hayata geçirilmesi için bir girişimde bulunulmamıştır. Yapım çalışmaları dört yıl sonra, II. Abdülhamid’in 30 Mart 1890 tarihli iradesi ile başlamıştır. Darülaceze için, bir bölümü Hacı Raşit Ağa ve Balmumcu çiftlikleri arazisi bir bölümü de Kâğıthane köyü merası olan bugünkü arsa seçilmiş, Darülaceze Fen Komisyonu’nun belirlediği, 71.966,75 lira keşif bedeli ile ihaleye çıkarılan inşaat, 58.500 liraya Vassilaki Yanko (Vassilaki Yoannidis) Üzerinde kalmıştır. 10 Kasım 1892 günü temeller atılmış, sakinlerin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak üniteleri içeren 18 binanın yerleşiminde Avrupa’daki emsallerinin ve pavyon sistemindeki hastanelerin planları esas alınmıştı. Hayırsever ve hümaniter bir görüşle; din, mezhep ve ırk farkı gözetilmeksizin toplumun her kesiminden düşkünlerin kabul edileceğinin ilan edilmesi yapım masraflarına katılımı artırmıştı. II. Abdülhamid’in 10.000 lira bağışladığını açıklaması yanında daha önce vilayetlerden sergi için İstanbul’a gönderilmiş olan eşyalar ile Abud Efendi ve Mordiano Şürekâsı’nca bağışlanan değerli eşyanın satışından, Darülaceze’ye 7.000 lira kadar gelir temin edilmişti. İstanbul’da yaşayan çeşitli din ve mezheplere mensup zenginler bu hayır kurumuna sahip çıkarak yapım masraflarına yardımcı olmuşlardı…