İstihbarat Savaşları Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Lübnan’da Casusluk Faaliyetleri
Elinizdeki çalışma, Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nde Emniyet-i Umumiye Müdürü olarak görev yapan Aziz Bey’in (Hüseyin Aziz Akyürek) hatıratı olarak 1932-33’te Beyrut merkezli el-Ahrar gazetesinde Arapça olarak tefrika edildi ve akabinde Suriye ve Lübnan fi Harbi’l Âlemiyye: el-İstihbarat ve’l-Casusiyye fi’d-Devleti’l-‘Usmaniyye başlığıyla kitap olarak basıldı.
İstihbarat Savaşları: Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Lübnan’da Casusluk Faaliyetleri adıyla Türkçeye kazandırdığımız bu kitap, özellikle istihbarat, casusluk ve propaganda konularında hayli zengin bir içeriğe sahip. Kitapta, Orta Doğu’daki gayrimüslim gruplardan ayrılıkçı Arap hareketleri ve örtülü çalışmalarına, Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan için Fransızlarla pazarlığından Enver ve Talat Paşaların Suriye’yi bir hidivliğe dönüştürme planlarına, bölgedeki Osmanlı istihbarat yapılanması ve karşı casusluk faaliyetlerinden gizli ödeneklere, Siyonizm tehlikesi ve Nili casusluk şebekesinden bölge basınına kadar pek çok durum ve olaya ışık tutuluyor. Öte yandan, Osmanlı idaresindeki Arap toprakları ve daha özelde Suriye ve Lübnan’da öne çıkan tarihi şahsiyetler de mevzubahis ediliyor. Emir Şekib Arslan, Aziz Ali el-Mısrî, Şarl Debbâs, Thomas Edward Lawrence, Cevat Rifat Atilhan, İzzet el-Cündî ve Esad Şukayrî’nin yanı sıra 4. Ordu istihbarat yapılanmasındaki bazı isimler ile düşman casusları, Osmanlı Devleti’nin emniyetçisi ve istihbaratçısı olan bir şahsiyetin gözünden değerlendiriliyor.
Yayımlandığı günden bu yana geçen 87 sene içerisinde Arapçaya hakim tarihçiler, Türkçe aslı bulunmayan bu hatıratı, önemine binaen muteber bir kaynak olarak kabul ederek çalışmalarında kullandılar. Ancak, Aziz Bey’in hatırata konu olan dönemde Suriye ve Lübnan’da bulunmadığına dair kuvvetli delilleri ve bu delillerin beraberinde getirebileceği soruları göz ardı ettiler.
Dr. Polat Safi, hatıratı gerçekte Aziz Bey’in yazıp yazmadığı sorusundan hareketle kaleme aldığı takdim yazısında, kitaba konu olan dönem, mekan ve şahısları, kitabın yayımlandığı bağlam üzerinden okuyarak metnin tarih, özellikle de istihbarat tarihi açısından sahip olduğu önemin altını çiziyor, derin ve katmanlı operasyonel değerine dikkat çekiyor. Aynı zamanda, Türk istihbarat ve gayrinizami harp tarihimizi henüz kuruluş aşamasında nasıl etkilediğini irdeliyor.
Elinizdeki çalışma, Birinci Dünya Savaşı’nın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nde Emniyet-i Umumiye Müdürü olarak görev yapan Aziz Bey’in (Hüseyin Aziz Akyürek) hatıratı olarak 1932-33’te Beyrut merkezli el-Ahrar gazetesinde Arapça olarak tefrika edildi ve akabinde Suriye ve Lübnan fi Harbi’l Âlemiyye: el-İstihbarat ve’l-Casusiyye fi’d-Devleti’l-‘Usmaniyye başlığıyla kitap olarak basıldı.
İstihbarat Savaşları: Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Lübnan’da Casusluk Faaliyetleri adıyla Türkçeye kazandırdığımız bu kitap, özellikle istihbarat, casusluk ve propaganda konularında hayli zengin bir içeriğe sahip. Kitapta, Orta Doğu’daki gayrimüslim gruplardan ayrılıkçı Arap hareketleri ve örtülü çalışmalarına, Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan için Fransızlarla pazarlığından Enver ve Talat Paşaların Suriye’yi bir hidivliğe dönüştürme planlarına, bölgedeki Osmanlı istihbarat yapılanması ve karşı casusluk faaliyetlerinden gizli ödeneklere, Siyonizm tehlikesi ve Nili casusluk şebekesinden bölge basınına kadar pek çok durum ve olaya ışık tutuluyor. Öte yandan, Osmanlı idaresindeki Arap toprakları ve daha özelde Suriye ve Lübnan’da öne çıkan tarihi şahsiyetler de mevzubahis ediliyor. Emir Şekib Arslan, Aziz Ali el-Mısrî, Şarl Debbâs, Thomas Edward Lawrence, Cevat Rifat Atilhan, İzzet el-Cündî ve Esad Şukayrî’nin yanı sıra 4. Ordu istihbarat yapılanmasındaki bazı isimler ile düşman casusları, Osmanlı Devleti’nin emniyetçisi ve istihbaratçısı olan bir şahsiyetin gözünden değerlendiriliyor.
Yayımlandığı günden bu yana geçen 87 sene içerisinde Arapçaya hakim tarihçiler, Türkçe aslı bulunmayan bu hatıratı, önemine binaen muteber bir kaynak olarak kabul ederek çalışmalarında kullandılar. Ancak, Aziz Bey’in hatırata konu olan dönemde Suriye ve Lübnan’da bulunmadığına dair kuvvetli delilleri ve bu delillerin beraberinde getirebileceği soruları göz ardı ettiler.
Dr. Polat Safi, hatıratı gerçekte Aziz Bey’in yazıp yazmadığı sorusundan hareketle kaleme aldığı takdim yazısında, kitaba konu olan dönem, mekan ve şahısları, kitabın yayımlandığı bağlam üzerinden okuyarak metnin tarih, özellikle de istihbarat tarihi açısından sahip olduğu önemin altını çiziyor, derin ve katmanlı operasyonel değerine dikkat çekiyor. Aynı zamanda, Türk istihbarat ve gayrinizami harp tarihimizi henüz kuruluş aşamasında nasıl etkilediğini irdeliyor.