Sanayi devrimi sonrası yaşanan çalışma hayatında serbestliğe dayanan politikalar sonucu işverenler sözleşme özgürlüğüne dayanarak çalışma koşullarını istedikleri gibi belirlemiş, işçileri birçok temel, sosyal ve ekonomik haklardan mahrum bırakmışlardır. Günümüze gelene kadar işverenin yönetim hakkının dönüşümünde özellikle işçinin korunması ilkesi etkili olmuş ve bu hak büyük oranda sınırlandırılmıştır. Dünya genelinde artan bütünleşme hareketleri ile devletlerin uluslararası alanda birçok anlaşma yapması ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin uluslararası hukukta tanınmasıyla bir insan olan işçinin kişilik haklarının korunmasına ilişkin güvence daha da artmıştır.
İşyerini veya işletmeyi yönetme hakkına sahip olan işveren, işçilerin iş görme edimlerini nerede, nasıl ve ne zaman ifa edeceklerine ve nasıl davranacaklarına ilişkin talimatlar vermenin yanı sıra işin akışını ve iş güvenliğini sağlamak için düzenlemeler yapmakta ve kararlar almaktadır. Tüm yönleriyle ele alındığında işverenin yönetim hakkının çok geniş bir uygulama alanı bulunmaktadır. Dar anlamda ise bu hak, işverenin işçilere yönelik yönetim hakkının varlığı, bunun kullanımı ve sınırlarına ilişkindir.
İşveren kendisinden üstte yer alan kaynaklara aykırı olmamak şartıyla işin düzenlenmesi ve çalışma koşullarının belirlenmesinde tek taraflı kararlar alabilmektedir. Bu bağlamda işverenin yönetim hakkının uygulama alanını oluşturan çalışma koşulları ve işin düzenlenmesi konuları açıklanmıştır.
İşverenin yönetim hakkından kaynaklanan işçi üzerindeki yetki ve otoritesi ile işçinin temel hak ve özgürlüklerin karşı karşıya gelmemesi, işverenin hukuka aykırı müdahalelerinin önlenmesi ve işçinin korunması için yönetim hakkının sınırlanması ve bu sınırların belirlenmesi gereklidir. Söz konusu sınırlamalar, eşit davranma ilkesi, işçinin kişilik hakları ve bu kapsamda yer alan işçinin temel hak ve özgürlükleri, uluslararası belgeler, ulusal ve uluslararası yargı kararları çerçevesinde incelenmiştir.
İş hukukuna ilişkin kaynaklar içerisinde en alt sırada yer alan işverenin yönetim hakkı uygulama bakımından en etkili kaynaktır. İşverenin yönetim hakkının etkinliğini, işlerliğini ve gerekliliğini belirleyebilmek amacıyla incelenen konu, çok geniş kapsamlı olması sebebiyle, özellikle Türk iş hukuku kapsamında ele alınmıştır.
Sanayi devrimi sonrası yaşanan çalışma hayatında serbestliğe dayanan politikalar sonucu işverenler sözleşme özgürlüğüne dayanarak çalışma koşullarını istedikleri gibi belirlemiş, işçileri birçok temel, sosyal ve ekonomik haklardan mahrum bırakmışlardır. Günümüze gelene kadar işverenin yönetim hakkının dönüşümünde özellikle işçinin korunması ilkesi etkili olmuş ve bu hak büyük oranda sınırlandırılmıştır. Dünya genelinde artan bütünleşme hareketleri ile devletlerin uluslararası alanda birçok anlaşma yapması ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin uluslararası hukukta tanınmasıyla bir insan olan işçinin kişilik haklarının korunmasına ilişkin güvence daha da artmıştır.
İşyerini veya işletmeyi yönetme hakkına sahip olan işveren, işçilerin iş görme edimlerini nerede, nasıl ve ne zaman ifa edeceklerine ve nasıl davranacaklarına ilişkin talimatlar vermenin yanı sıra işin akışını ve iş güvenliğini sağlamak için düzenlemeler yapmakta ve kararlar almaktadır. Tüm yönleriyle ele alındığında işverenin yönetim hakkının çok geniş bir uygulama alanı bulunmaktadır. Dar anlamda ise bu hak, işverenin işçilere yönelik yönetim hakkının varlığı, bunun kullanımı ve sınırlarına ilişkindir.
İşveren kendisinden üstte yer alan kaynaklara aykırı olmamak şartıyla işin düzenlenmesi ve çalışma koşullarının belirlenmesinde tek taraflı kararlar alabilmektedir. Bu bağlamda işverenin yönetim hakkının uygulama alanını oluşturan çalışma koşulları ve işin düzenlenmesi konuları açıklanmıştır.
İşverenin yönetim hakkından kaynaklanan işçi üzerindeki yetki ve otoritesi ile işçinin temel hak ve özgürlüklerin karşı karşıya gelmemesi, işverenin hukuka aykırı müdahalelerinin önlenmesi ve işçinin korunması için yönetim hakkının sınırlanması ve bu sınırların belirlenmesi gereklidir. Söz konusu sınırlamalar, eşit davranma ilkesi, işçinin kişilik hakları ve bu kapsamda yer alan işçinin temel hak ve özgürlükleri, uluslararası belgeler, ulusal ve uluslararası yargı kararları çerçevesinde incelenmiştir.
İş hukukuna ilişkin kaynaklar içerisinde en alt sırada yer alan işverenin yönetim hakkı uygulama bakımından en etkili kaynaktır. İşverenin yönetim hakkının etkinliğini, işlerliğini ve gerekliliğini belirleyebilmek amacıyla incelenen konu, çok geniş kapsamlı olması sebebiyle, özellikle Türk iş hukuku kapsamında ele alınmıştır.