19. yüzyıl Fransız yazarı Stendhal, asıl adıyla Marie-Henri Beyle, gerçekçi akımın ilk uygulayıcılarından biridir. Tarihsel gerçeklerden ve kişilerden ilham almış, bunları eserlerine taşımıştır. İtalya Hikâyeleri de, 16. yüzyılın, yazarın özel bir ilgi duyduğu o “sanat, aşk ve güç çağı”nın İtalya’sı üzerine yazılmış, tarihsel olaylara dayanan beş hikâyeden oluşmaktadır.
Daima gerçeklerin peşindeki yazar, bu trajik hikâyeleri, konsolos olarak tayin edildiği İtalya’nın sahaflarını gezip dolaşırken bulduğu 16. ve 17. yüzyıllardan kalma elyazmalarından yola çıkarak oluşturmuştur. Çağın o çılgın ve tutkulu aşklarını, dehşet verici şiddet olaylarını, manastır duvarlarının ardında yaşanan trajedileri müthiş bir yalınlıkla sunmaktadır. Yaşadığı çağın “moda duygulara uygun” anlatış biçimini tercih etmek yerine o eski İtalyan üslubunu koruyarak, dosdoğru biçimde, yalnızca olayları aktarmaktadır.
Stendhal’in ölümünden sonra, 1855’te kitaplaştırılan İtalya Hikâyeleri, Fransızca aslından
Hamdi Varoğlu’nun çevirisiyle…
19. yüzyıl Fransız yazarı Stendhal, asıl adıyla Marie-Henri Beyle, gerçekçi akımın ilk uygulayıcılarından biridir. Tarihsel gerçeklerden ve kişilerden ilham almış, bunları eserlerine taşımıştır. İtalya Hikâyeleri de, 16. yüzyılın, yazarın özel bir ilgi duyduğu o “sanat, aşk ve güç çağı”nın İtalya’sı üzerine yazılmış, tarihsel olaylara dayanan beş hikâyeden oluşmaktadır.
Daima gerçeklerin peşindeki yazar, bu trajik hikâyeleri, konsolos olarak tayin edildiği İtalya’nın sahaflarını gezip dolaşırken bulduğu 16. ve 17. yüzyıllardan kalma elyazmalarından yola çıkarak oluşturmuştur. Çağın o çılgın ve tutkulu aşklarını, dehşet verici şiddet olaylarını, manastır duvarlarının ardında yaşanan trajedileri müthiş bir yalınlıkla sunmaktadır. Yaşadığı çağın “moda duygulara uygun” anlatış biçimini tercih etmek yerine o eski İtalyan üslubunu koruyarak, dosdoğru biçimde, yalnızca olayları aktarmaktadır.
Stendhal’in ölümünden sonra, 1855’te kitaplaştırılan İtalya Hikâyeleri, Fransızca aslından
Hamdi Varoğlu’nun çevirisiyle…