Notos Kitap, Klasik Kitaplar dizisini Tolstoy ile sürdürüyor.
Tolstoy'un, kahramanlarını girdabına attığı bu kesif karanlıkta, gün ışığında aşikâr olan farklılıklar ayırt edilemez hale gelir. İvan İlyiç “herkese ortak olan dünyaya” asla geri dönemeyecektir. Zira düşünceleri, yani yalnızca O'na [ölüm] bakan ve hiçbir şey “yapamayan” insanın düşünceleri, artık eskisi gibi değildir. İnsan, İvan İlyiç'in çektiği acıyı kendi gözleriyle gördüğünde umutsuzluğa kapılmadan yaşamaya devam edebilir mi?
– Lev Şestov
Mutlak bir yalnızlık içinde ölmeden önce İvan İlyiç yaşamını sorgular. İyi ve doğru, istediği, hayal ettiği gibi bir yaşam sürebilmiş midir? Yaşam ve ölüm birbirine bu kadar yaklaştığında hangisi daha acımasızdır?
İvan İlyiç'in yaşamı ölümünü perdeler, ölümü yaşamını ifşa eder. İnsanın talihsiz açmazıdır bu; onu kendi hakikatine götüren ölümüdür, ama yaşamını geçersiz kılan da bizzat ölümün götürdüğü bu hakikattir.
Tolstoy'un İvan İlyiç Ölümü'nde işaret ettiği, belki de, insanın, yaşam dışı bir hakikatin gecikmiş bilincine yazgılı olması değildir, yaşamın kör edici aydınlığında görmeyi başarabileceği dünyasal bir hakikat imkânıdır.
Notos Kitap, Klasik Kitaplar dizisini Tolstoy ile sürdürüyor.
Tolstoy'un, kahramanlarını girdabına attığı bu kesif karanlıkta, gün ışığında aşikâr olan farklılıklar ayırt edilemez hale gelir. İvan İlyiç “herkese ortak olan dünyaya” asla geri dönemeyecektir. Zira düşünceleri, yani yalnızca O'na [ölüm] bakan ve hiçbir şey “yapamayan” insanın düşünceleri, artık eskisi gibi değildir. İnsan, İvan İlyiç'in çektiği acıyı kendi gözleriyle gördüğünde umutsuzluğa kapılmadan yaşamaya devam edebilir mi?
– Lev Şestov
Mutlak bir yalnızlık içinde ölmeden önce İvan İlyiç yaşamını sorgular. İyi ve doğru, istediği, hayal ettiği gibi bir yaşam sürebilmiş midir? Yaşam ve ölüm birbirine bu kadar yaklaştığında hangisi daha acımasızdır?
İvan İlyiç'in yaşamı ölümünü perdeler, ölümü yaşamını ifşa eder. İnsanın talihsiz açmazıdır bu; onu kendi hakikatine götüren ölümüdür, ama yaşamını geçersiz kılan da bizzat ölümün götürdüğü bu hakikattir.
Tolstoy'un İvan İlyiç Ölümü'nde işaret ettiği, belki de, insanın, yaşam dışı bir hakikatin gecikmiş bilincine yazgılı olması değildir, yaşamın kör edici aydınlığında görmeyi başarabileceği dünyasal bir hakikat imkânıdır.