Bebek yaşta yetim kalan Jane Eyre iyi kalpli dayısı tarafından himaye edilir. Ancak dayısı da kısa süre içinde ölünce, küçük kız gaddar yengesinin eline kalır ve sekiz yaşına gelince yatılı bir okula gönderilir. Yoksul, kimsesiz çocukların gönderildiği, koşulların çok çetin olduğu bir hayır kurumudur burası. Jane burada sekiz yıl okur ve iyi bir eğitim alır. Zeki, azimli ve güçlüdür. Mezun olduktan sonra, aynı kurumda iki yıl da öğretmenlik yapar. Ancak bir şeyler eksiktir. Tüm yaşamı, önce yengesinin zulmüyle, sonra ise katı kuralları olan bir okulda geçmiştir. Hayatı tanımak için yanıp tutuşmaktadır artık. Mürebbiye olarak iş bulduğu malikânenin efendisi Rochester’a âşık olan Jane’in yaşamı hiç ummadığı biçimde değişecektir. Charlotte Brontë’nin kendi yaşamından önemli ölçüde izler taşıyan Jane Eyre, erkek egemen, gelenekçi bir toplumda asla pes etmeyen, kaderine razı olmayan genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. Kadın hareketi açısından öncü edebi eserlerden biri olarak kabul edilen ve yüz elli yılı aşkın bir süredir güncelliğini yitirmeyen bu güzel kitap, onlarca kez sinemaya, tiyatroya ve televizyona uyarlanmakla kalmadı, yine bir kadın yazar tarafından yazılan ve yine bir kadın karakteri –Jane Eyre’deki “deli kadın” Bertha’yı– merkezine alan bir kitaba, Jean Rhys’in Türkçeye Geniş, Geniş Bir Deniz adıyla çevrilen Wide Sargasso Sea adlı eserine de ilham kaynağı oldu. Jane Eyre romanı paha biçilmez bir inci tanesi. Gücünü yalnızca hayatı yeni yeni tanımaya başlayan cesur bir kadının verdiği mücadeleden ve kadın hareketinin cılız bile sayılamayacak bir döneminde oynadığı önemli rolden değil, aynı zamanda anlattığı o muhteşem, kolay kolay unutulmayacak aşk hikâyesinden de alıyor.
Charlotte Brontë: 1816 yılında Patrick ve Maria Brontë çiftinin üçüncü çocuğu olarak Yorkshire, Thornton’da dünyaya gelir. Annesi, geride beş kız bir oğlan çocuğu bırakarak 1821 yılında vefat eder. Bunun üzerine, Anne Brontë hariç kız kardeşlerin tümü, bir din adamı olan babaları tarafından yatılı bir kız okuluna gönderilir. Jane Eyre romanındaki Lowood Yetimler Okulu, bu okuldan izler taşımaktadır. En büyük kız kardeşlerden ikisi, Elizabeth ile Jane Eyre romanındaki Helen Burns karakterine ilham vermiş olan Maria, okulda hastalanır ve eve gönderildikten kısa bir süre sonra ölürler. Charlotte, 1835-1838 yılları arasında öğretmenlik yapar, ardından tıpkı romanının başkarakteri Jane Eyre gibi bir süre mürebbiye olarak çalışır. 1842 yılında kız kardeşi Emily ile birlikte dil eğitimi almak üzere Brüksel’e gider. 1844’te ise babasının rahiplik yaptığı Haworth’a döner. Bundan iki yıl sonra Brontë kardeşler (Charlotte, Emily, Anne) Currer, Ellis, Acton Bell takma adlarıyla bir şiir kitabı yayımlarlar. Charlotte Brontë’nin ilk romanı olan The Professor pek çok yayıncı tarafından reddedilir ve ancak 1857 yılında yayımlanabilir. Charlotte Brontë’nin yine Currer Bell mahlasıyla 1847’de yayımladığı Jane Eyre ise derhal büyük bir başarı elde eder. 1848’de erkek kardeşi Branwell Brontë’yi, hemen ardından bir yıl içinde kız kardeşleri Emily ve Anne’i kaybeder. Charlotte Brontë, ailenin hayatta kalan tek çocuğudur artık. İlerleyen yıllarda yine takma adla iki eser daha verir: Shirley (1849) ve Villette (1853). Charlotte, 1854 senesinde babasının yardımcılığını yapan rahip A. B. Nicholls ile evlenir ancak bir yıl sonra hayata gözlerini yumar.
Bebek yaşta yetim kalan Jane Eyre iyi kalpli dayısı tarafından himaye edilir. Ancak dayısı da kısa süre içinde ölünce, küçük kız gaddar yengesinin eline kalır ve sekiz yaşına gelince yatılı bir okula gönderilir. Yoksul, kimsesiz çocukların gönderildiği, koşulların çok çetin olduğu bir hayır kurumudur burası. Jane burada sekiz yıl okur ve iyi bir eğitim alır. Zeki, azimli ve güçlüdür. Mezun olduktan sonra, aynı kurumda iki yıl da öğretmenlik yapar. Ancak bir şeyler eksiktir. Tüm yaşamı, önce yengesinin zulmüyle, sonra ise katı kuralları olan bir okulda geçmiştir. Hayatı tanımak için yanıp tutuşmaktadır artık. Mürebbiye olarak iş bulduğu malikânenin efendisi Rochester’a âşık olan Jane’in yaşamı hiç ummadığı biçimde değişecektir. Charlotte Brontë’nin kendi yaşamından önemli ölçüde izler taşıyan Jane Eyre, erkek egemen, gelenekçi bir toplumda asla pes etmeyen, kaderine razı olmayan genç bir kadının hikâyesini anlatıyor. Kadın hareketi açısından öncü edebi eserlerden biri olarak kabul edilen ve yüz elli yılı aşkın bir süredir güncelliğini yitirmeyen bu güzel kitap, onlarca kez sinemaya, tiyatroya ve televizyona uyarlanmakla kalmadı, yine bir kadın yazar tarafından yazılan ve yine bir kadın karakteri –Jane Eyre’deki “deli kadın” Bertha’yı– merkezine alan bir kitaba, Jean Rhys’in Türkçeye Geniş, Geniş Bir Deniz adıyla çevrilen Wide Sargasso Sea adlı eserine de ilham kaynağı oldu. Jane Eyre romanı paha biçilmez bir inci tanesi. Gücünü yalnızca hayatı yeni yeni tanımaya başlayan cesur bir kadının verdiği mücadeleden ve kadın hareketinin cılız bile sayılamayacak bir döneminde oynadığı önemli rolden değil, aynı zamanda anlattığı o muhteşem, kolay kolay unutulmayacak aşk hikâyesinden de alıyor.
Charlotte Brontë: 1816 yılında Patrick ve Maria Brontë çiftinin üçüncü çocuğu olarak Yorkshire, Thornton’da dünyaya gelir. Annesi, geride beş kız bir oğlan çocuğu bırakarak 1821 yılında vefat eder. Bunun üzerine, Anne Brontë hariç kız kardeşlerin tümü, bir din adamı olan babaları tarafından yatılı bir kız okuluna gönderilir. Jane Eyre romanındaki Lowood Yetimler Okulu, bu okuldan izler taşımaktadır. En büyük kız kardeşlerden ikisi, Elizabeth ile Jane Eyre romanındaki Helen Burns karakterine ilham vermiş olan Maria, okulda hastalanır ve eve gönderildikten kısa bir süre sonra ölürler. Charlotte, 1835-1838 yılları arasında öğretmenlik yapar, ardından tıpkı romanının başkarakteri Jane Eyre gibi bir süre mürebbiye olarak çalışır. 1842 yılında kız kardeşi Emily ile birlikte dil eğitimi almak üzere Brüksel’e gider. 1844’te ise babasının rahiplik yaptığı Haworth’a döner. Bundan iki yıl sonra Brontë kardeşler (Charlotte, Emily, Anne) Currer, Ellis, Acton Bell takma adlarıyla bir şiir kitabı yayımlarlar. Charlotte Brontë’nin ilk romanı olan The Professor pek çok yayıncı tarafından reddedilir ve ancak 1857 yılında yayımlanabilir. Charlotte Brontë’nin yine Currer Bell mahlasıyla 1847’de yayımladığı Jane Eyre ise derhal büyük bir başarı elde eder. 1848’de erkek kardeşi Branwell Brontë’yi, hemen ardından bir yıl içinde kız kardeşleri Emily ve Anne’i kaybeder. Charlotte Brontë, ailenin hayatta kalan tek çocuğudur artık. İlerleyen yıllarda yine takma adla iki eser daha verir: Shirley (1849) ve Villette (1853). Charlotte, 1854 senesinde babasının yardımcılığını yapan rahip A. B. Nicholls ile evlenir ancak bir yıl sonra hayata gözlerini yumar.