Klasik jeopolitik kavramı, ilk dönem jeopolitik görüşleri içermektedir. Jeopolitik ilk defa 1899 yılında İsveçli Rudolf Kjellen tarafından kullanılmıştır. Ancak daha öncesinde 1887 yılında Halfrod Mackinder bu kavramı belirtmemiş olsa da aslında ortaya attığı “Kara Hâkimiyet Teorisi” tam da jeopolitik açıdan yapılmış bir çalışmadır. Jeopolitikte gerileme, 1945 yılından sonra başlamıştır. 1945'te Almanya'nın yenilgisi ve 1946'da Karl Haushofer'ın ölümü, Alman jeopolitik okulunun çöküşüne yol açmıştır. Ve 1970’li yıllara kadar devam etmiştir. Eleştirel jeopolitik, klasik jeopolitik teorilerin gösterdiği gibi coğrafya ve politika arasındaki ilişkinin doğal bir süreç olmadığını
söyleyen kısmen yeni bir inceleme alanıdır. Eleştirel jeopolitik uluslararası alanda 1980’lerin başından itibaren gelişmeye başlayan uluslararası ilişkiler ve siyasi coğrafya içerisinde bir bakış açısıdır. Modern jeopolitiğin mekânsal uygulamaları ve mekân temsilcileri ele alındığında, jeopolitiğin ilk dönemleri akla gelir ve mekân temsilcisi olarak jeopolitik söylemlerde bulunur. Post-modern jeopolitik, jeopolitikte modernliğin sonu, dünya siyasetinde Amerikan hegemonyasının göreceli olarak gerilemesi ile koşullanmış gibi görünmektedir. Bu kitap, “Jeopolitik nedir?” sorusuna cevap arayanların başvuru kaynağı niteliğinde hazırlanmıştır. Bu nedenle, kitabın jeopolitik alanında önemli bir başvuru kaynağı olacağı beklenmektedir.
Klasik jeopolitik kavramı, ilk dönem jeopolitik görüşleri içermektedir. Jeopolitik ilk defa 1899 yılında İsveçli Rudolf Kjellen tarafından kullanılmıştır. Ancak daha öncesinde 1887 yılında Halfrod Mackinder bu kavramı belirtmemiş olsa da aslında ortaya attığı “Kara Hâkimiyet Teorisi” tam da jeopolitik açıdan yapılmış bir çalışmadır. Jeopolitikte gerileme, 1945 yılından sonra başlamıştır. 1945'te Almanya'nın yenilgisi ve 1946'da Karl Haushofer'ın ölümü, Alman jeopolitik okulunun çöküşüne yol açmıştır. Ve 1970’li yıllara kadar devam etmiştir. Eleştirel jeopolitik, klasik jeopolitik teorilerin gösterdiği gibi coğrafya ve politika arasındaki ilişkinin doğal bir süreç olmadığını
söyleyen kısmen yeni bir inceleme alanıdır. Eleştirel jeopolitik uluslararası alanda 1980’lerin başından itibaren gelişmeye başlayan uluslararası ilişkiler ve siyasi coğrafya içerisinde bir bakış açısıdır. Modern jeopolitiğin mekânsal uygulamaları ve mekân temsilcileri ele alındığında, jeopolitiğin ilk dönemleri akla gelir ve mekân temsilcisi olarak jeopolitik söylemlerde bulunur. Post-modern jeopolitik, jeopolitikte modernliğin sonu, dünya siyasetinde Amerikan hegemonyasının göreceli olarak gerilemesi ile koşullanmış gibi görünmektedir. Bu kitap, “Jeopolitik nedir?” sorusuna cevap arayanların başvuru kaynağı niteliğinde hazırlanmıştır. Bu nedenle, kitabın jeopolitik alanında önemli bir başvuru kaynağı olacağı beklenmektedir.