Jeopolitik vizyon geliştirmek, jeostratejik plan yapmak ve uygulamak için mutlaka, ekonomik, finansal, teknolojik ve askerî güçle desteklenen kurumsal “jeopolitik akla” ihtiyaç vardır.
Günümüzde, ABD’nin korumaya çalıştığı kurallara dayalı dünya düzeni yerine yeni bir düzen kurulması gündemdedir. Bu nedenle, küresel coğrafyada Atlantik, Asya-Pasifik ve Avrasya güç merkezleri arasında, küresel dengeleri değiştirebilecek ve tarihin yönünü belirleyebilecek mücadele gerçekleşmektedir.
Batı’da, “büyük güç rekabeti” olarak tanımlanan bu mücadele, yeni küresel jeopolitik dengeler oluşuncaya kadar devam edecektir. Atlantik cephesinde,
Avrasya güç merkezini temsil eden Rusya ile Pasifik cephesinde, Asya-Pasifik güç merkezini temsil eden Çin arasında “iç hat” durumunda olan ABD, Atlantik cephesinde Rusya’yı Ukrayna savaşı ile tespit etmiş durumdadır ve Pasifik cephesinde, asıl rakibi Çin’e karşı hazırlık yapmaktadır.
ABD, kurallarını kendisinin çiğnediği “kurallara dayalı dünya düzenini” korumakta; ABD’nin en güçlü rakibi yükselişteki Çin ise “Çin halkının yeniden doğuşunu” ve “Çin rüyasını” gerçekleştirmekte kararlıdır. Bu mücadeleyi jeopolitik aklını daha iyi kullanan taraf kazanacaktır.
Coğrafi konumu nedeni ile Türkiye’nin bu mücadeleden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu mücadelenin takip edilmesi, anlaşılması, dersler çıkarılması ve gelişmelere göre tedbirler alınması yaşamsal önemdedir. Bu nedenlerle Türkiye’nin kurumsal jeopolitik akla olan ihtiyacı giderek artmaktadır. Bu kitap, işte bu ihtiyaca mütevazı bir katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Jeopolitik vizyon geliştirmek, jeostratejik plan yapmak ve uygulamak için mutlaka, ekonomik, finansal, teknolojik ve askerî güçle desteklenen kurumsal “jeopolitik akla” ihtiyaç vardır.
Günümüzde, ABD’nin korumaya çalıştığı kurallara dayalı dünya düzeni yerine yeni bir düzen kurulması gündemdedir. Bu nedenle, küresel coğrafyada Atlantik, Asya-Pasifik ve Avrasya güç merkezleri arasında, küresel dengeleri değiştirebilecek ve tarihin yönünü belirleyebilecek mücadele gerçekleşmektedir.
Batı’da, “büyük güç rekabeti” olarak tanımlanan bu mücadele, yeni küresel jeopolitik dengeler oluşuncaya kadar devam edecektir. Atlantik cephesinde,
Avrasya güç merkezini temsil eden Rusya ile Pasifik cephesinde, Asya-Pasifik güç merkezini temsil eden Çin arasında “iç hat” durumunda olan ABD, Atlantik cephesinde Rusya’yı Ukrayna savaşı ile tespit etmiş durumdadır ve Pasifik cephesinde, asıl rakibi Çin’e karşı hazırlık yapmaktadır.
ABD, kurallarını kendisinin çiğnediği “kurallara dayalı dünya düzenini” korumakta; ABD’nin en güçlü rakibi yükselişteki Çin ise “Çin halkının yeniden doğuşunu” ve “Çin rüyasını” gerçekleştirmekte kararlıdır. Bu mücadeleyi jeopolitik aklını daha iyi kullanan taraf kazanacaktır.
Coğrafi konumu nedeni ile Türkiye’nin bu mücadeleden etkilenmemesi mümkün değildir. Bu mücadelenin takip edilmesi, anlaşılması, dersler çıkarılması ve gelişmelere göre tedbirler alınması yaşamsal önemdedir. Bu nedenlerle Türkiye’nin kurumsal jeopolitik akla olan ihtiyacı giderek artmaktadır. Bu kitap, işte bu ihtiyaca mütevazı bir katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.