“Ortalık farkındalıktan geçilmiyor. Laf çok, icraat yok. İş kurdeleyle, renkle, etiketle bitmiyor. Bir düşün: Bu yıl kaç kadın ve çocuk hayatının son anıyla yüzleşmek zorunda kaldı? O dehşeti düşün.”
Ev içi istismar, kadınların ve çocukların yaşamlarında büyük trajedilere ve travmalara yol açıyor ancak çoğu adalet sistemi bu konuda yaptıkları ve yapmadıklarıyla yetersiz kalıyor.
Bireysel olarak ise yanlış sorular ve yorumlarla sorun daha da çözülmez kılınıyor: “Kadın neden onu terk etmedi? Nasıl olur da ayrılmaz? Ben olsam kesin ayrılırdım!” Oysa sorulması gereken soru, erkeklerin bunu neden yaptığı… Erkekler neden ayrılmıyor? Partnerlerinden bu kadar nefret ediyormuş gibi görünen bu erkekler neden hem kalıp hem de partnerlerinin yaşamasına engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar? Her şeyden önce, partnerlerinin yaşamasına neden engel olmaya çalışıyorlar? Erkekler istismar ediyorlar çünkü güç ve kontrol istiyorlar demek yetmez. Bunu neden istiyorlar?
Stella Ödüllü çarpıcı eseri Kadının Hiç Suçu Yok: Görmezden Geldiğimiz Ev İçi Şiddetin Tehlikeleri ile Jess Hill, erkeklerin şiddet uygulamaya devam etme motivasyonlarını sorgularken, hem şiddetin iki yüzünü okuyucusuna gösteriyor hem de istismarzede ile istismarcının dünyasında neler olup bittiğini anlatıyor.
“Olga üç yaşındayken, bir gün anne babasının yatak odasına dalmış. O sırada annesine tecavüz etmeye çalışan babasını kolundan tutup uzaklaştırmaya çalışınca, babası Olga’ya tokat atmış ve ona babalarına saygısızlık eden küçük kızlara ne olduğunu öğreteceğini söylemiş. Hemen orada, annesinin gözleri önünde, henüz üç yaşındaki Olga’ya tecavüz etmiş. Annesi, yarım ağızla ‘Yapma’ demiş ve sonra beyni durmuş.”
Şiddetin yalnızca tek bir türü yok. Psikolojik ve ekonomik şiddetin yanı sıra aile üyelerinin hayatlarıyla tehdit edilmek kadınların ve çocukların hayatlarını içinden çıkılması zor bir döngüye hapsedebiliyor. Peki şiddeti nasıl tanırız? Manipülatif bir erkek kadını nasıl kendine bağlar ve sonra hayatını nasıl kabusa çevirir?
Jess Hill, dünyada artık bir salgın halini alan erkek şiddeti ve istismarzedelerle ilgili bildiklerimize meydan okuyor. Mağdurların partnerlerinin uyguladıkları şiddete mazeret bulmalarına ve istismarcılarına geri dönmelerine ya da onlarla ilişkilerine devam etmelerine neden olan kültürel, psikolojik, ekonomik nedenleri bir bir sıralıyor.
“İstismarcının en iyi numarası, istismarı görünmez kılmaktır.”
Partneriniz, eşiniz telefonunuzun kablolarını kesebilir, özgüveninizin düşmesine neden olabilir ya da intihar etmekle sizi tehdit edip duygularınızı sömürebilir. Statünüzün, dini inancınızın, mesleğinizin, eğitim seviyenizin ne olduğunun hiçbir önemi yok. Ev içi istismar herkesin başına gelebilir ve istismarcı tipleri diğerlerinden ayırt edecek pek bir ipucu bulunmayabilir başlangıçta. Üstelik fiziksel şiddet kadar hatta daha da tehlikeli olan psikolojik şiddet mağdurun hayatında derin izler bırakabilir.
Çağımızın en büyük dertlerinden biri olan aile içi şiddete, istismarın bileşenlerine, erkeklerin kontrol kurma konusundaki ısrarlarına ve şiddeti körükleyen sebeplere ışık tutan Kadının Hiç Suçu Yok: Görmezden Geldiğimiz Ev İçi Şiddetin Tehlikeleri’ni elinizden bırakamayacaksınız.
“Ortalık farkındalıktan geçilmiyor. Laf çok, icraat yok. İş kurdeleyle, renkle, etiketle bitmiyor. Bir düşün: Bu yıl kaç kadın ve çocuk hayatının son anıyla yüzleşmek zorunda kaldı? O dehşeti düşün.”
Ev içi istismar, kadınların ve çocukların yaşamlarında büyük trajedilere ve travmalara yol açıyor ancak çoğu adalet sistemi bu konuda yaptıkları ve yapmadıklarıyla yetersiz kalıyor.
Bireysel olarak ise yanlış sorular ve yorumlarla sorun daha da çözülmez kılınıyor: “Kadın neden onu terk etmedi? Nasıl olur da ayrılmaz? Ben olsam kesin ayrılırdım!” Oysa sorulması gereken soru, erkeklerin bunu neden yaptığı… Erkekler neden ayrılmıyor? Partnerlerinden bu kadar nefret ediyormuş gibi görünen bu erkekler neden hem kalıp hem de partnerlerinin yaşamasına engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar? Her şeyden önce, partnerlerinin yaşamasına neden engel olmaya çalışıyorlar? Erkekler istismar ediyorlar çünkü güç ve kontrol istiyorlar demek yetmez. Bunu neden istiyorlar?
Stella Ödüllü çarpıcı eseri Kadının Hiç Suçu Yok: Görmezden Geldiğimiz Ev İçi Şiddetin Tehlikeleri ile Jess Hill, erkeklerin şiddet uygulamaya devam etme motivasyonlarını sorgularken, hem şiddetin iki yüzünü okuyucusuna gösteriyor hem de istismarzede ile istismarcının dünyasında neler olup bittiğini anlatıyor.
“Olga üç yaşındayken, bir gün anne babasının yatak odasına dalmış. O sırada annesine tecavüz etmeye çalışan babasını kolundan tutup uzaklaştırmaya çalışınca, babası Olga’ya tokat atmış ve ona babalarına saygısızlık eden küçük kızlara ne olduğunu öğreteceğini söylemiş. Hemen orada, annesinin gözleri önünde, henüz üç yaşındaki Olga’ya tecavüz etmiş. Annesi, yarım ağızla ‘Yapma’ demiş ve sonra beyni durmuş.”
Şiddetin yalnızca tek bir türü yok. Psikolojik ve ekonomik şiddetin yanı sıra aile üyelerinin hayatlarıyla tehdit edilmek kadınların ve çocukların hayatlarını içinden çıkılması zor bir döngüye hapsedebiliyor. Peki şiddeti nasıl tanırız? Manipülatif bir erkek kadını nasıl kendine bağlar ve sonra hayatını nasıl kabusa çevirir?
Jess Hill, dünyada artık bir salgın halini alan erkek şiddeti ve istismarzedelerle ilgili bildiklerimize meydan okuyor. Mağdurların partnerlerinin uyguladıkları şiddete mazeret bulmalarına ve istismarcılarına geri dönmelerine ya da onlarla ilişkilerine devam etmelerine neden olan kültürel, psikolojik, ekonomik nedenleri bir bir sıralıyor.
“İstismarcının en iyi numarası, istismarı görünmez kılmaktır.”
Partneriniz, eşiniz telefonunuzun kablolarını kesebilir, özgüveninizin düşmesine neden olabilir ya da intihar etmekle sizi tehdit edip duygularınızı sömürebilir. Statünüzün, dini inancınızın, mesleğinizin, eğitim seviyenizin ne olduğunun hiçbir önemi yok. Ev içi istismar herkesin başına gelebilir ve istismarcı tipleri diğerlerinden ayırt edecek pek bir ipucu bulunmayabilir başlangıçta. Üstelik fiziksel şiddet kadar hatta daha da tehlikeli olan psikolojik şiddet mağdurun hayatında derin izler bırakabilir.
Çağımızın en büyük dertlerinden biri olan aile içi şiddete, istismarın bileşenlerine, erkeklerin kontrol kurma konusundaki ısrarlarına ve şiddeti körükleyen sebeplere ışık tutan Kadının Hiç Suçu Yok: Görmezden Geldiğimiz Ev İçi Şiddetin Tehlikeleri’ni elinizden bırakamayacaksınız.