Çalışmamızın konusu olan kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi kaynağını özel hukuktan almakta ve özel hukuk ilkelerinden fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesinin idare hukukundaki yansımasını oluşturmaktadır. Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi toplum yararına yürütülen bir kamu hizmeti nedeniyle daha fazla fedakârlık yapmak zorunda kalan bireyin zararının tazmin edilerek çıkarlar dengesinin sağlanmasının hukuki dayanağıdır. Mahkeme kararlarında çoğunlukla ilkeye açıkça yer verilmemekle birlikte hakkaniyet, adalet, nasafet gibi ikame kavramlarla zararın tazminine hükmedildiği görülmektedir. Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin Türk İdare Hukuku’nda uygulandığı alanlar; idarenin faaliyetleri bakımından; bayındırlık ve kolluk faaliyetleri, askeri faaliyetler, kamu hizmetine yabancı olanlar ile kamu hizmeti sunanlar ve hizmetin sunulmasına gönüllü katılanların uğradığı zararlardır. İdarenin işlemleri bakımından ise; hukuka uygun işlemlerden, ekonomik tedbirler alınmasından, imar planlarının değiştirilmesinden ve kamulaştırmadan doğan zararlardır.
Çalışmamızın amacı, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesini tarihsel arka planı ile kavramsal ve ilkesel olarak ortaya koymak ve uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan ilkenin Türk İdare Hukuku’ndaki görünümlerini mahkeme kararlarından örneklerle açıklamaktır.
Çalışmamızın konusu olan kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi kaynağını özel hukuktan almakta ve özel hukuk ilkelerinden fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesinin idare hukukundaki yansımasını oluşturmaktadır. Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi toplum yararına yürütülen bir kamu hizmeti nedeniyle daha fazla fedakârlık yapmak zorunda kalan bireyin zararının tazmin edilerek çıkarlar dengesinin sağlanmasının hukuki dayanağıdır. Mahkeme kararlarında çoğunlukla ilkeye açıkça yer verilmemekle birlikte hakkaniyet, adalet, nasafet gibi ikame kavramlarla zararın tazminine hükmedildiği görülmektedir. Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesinin Türk İdare Hukuku’nda uygulandığı alanlar; idarenin faaliyetleri bakımından; bayındırlık ve kolluk faaliyetleri, askeri faaliyetler, kamu hizmetine yabancı olanlar ile kamu hizmeti sunanlar ve hizmetin sunulmasına gönüllü katılanların uğradığı zararlardır. İdarenin işlemleri bakımından ise; hukuka uygun işlemlerden, ekonomik tedbirler alınmasından, imar planlarının değiştirilmesinden ve kamulaştırmadan doğan zararlardır.
Çalışmamızın amacı, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesini tarihsel arka planı ile kavramsal ve ilkesel olarak ortaya koymak ve uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan ilkenin Türk İdare Hukuku’ndaki görünümlerini mahkeme kararlarından örneklerle açıklamaktır.