İfâde-i Merâm
Kamus-ı Riyaziyyat kitabında ne yazdığını çok merak ediyorduk.
Hocalarımıza ve arkadaşlarımıza sorduk.
Aradan geçen uzun bir asra rağmen bu kitabın Latin harflerine aktarımının hâlâ yapılmamış olduğunu söylediler.
Aramızda eski yazıyı okuyabilenler vardı.
Bazı maddeleri okuduk.
Ola ki başka ilgilenenler de olabilir diye bunları paylaşmak istedik.
Bu maddelerin Latin harflerine aktarımı sırasında Kamus-ı Riyaziyyat’ın imlasını yansıtabilmek için Arapça ve Farsça kelimeleri aslına uygun olarak yazdık (“zâviye”, “dakîka”, “sâ,at” vb. gibi).
Yazımı kalıplaşmış, telaffuzu günümüzde değişmiş kelime ve ekleri bugünkü şekilleri ile verdik (“yiğirmi” yerine “yirmi”, “oldığına" yerine “olduğuna” vb. gibi).
Metinde geçen kalın ve ince “k” harflerini birbirinden ayırmak için kalın “k”dan sonra gelen uzun ünlüleri düz çizgi ile (“k ̄aim” gibi); ince “k” harfinden sonra gelen uzun ünlüleri şapka ile (“kâin” gibi) gösterdik.
Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola!
Urum Abdalları
İfâde-i Merâm
Kamus-ı Riyaziyyat kitabında ne yazdığını çok merak ediyorduk.
Hocalarımıza ve arkadaşlarımıza sorduk.
Aradan geçen uzun bir asra rağmen bu kitabın Latin harflerine aktarımının hâlâ yapılmamış olduğunu söylediler.
Aramızda eski yazıyı okuyabilenler vardı.
Bazı maddeleri okuduk.
Ola ki başka ilgilenenler de olabilir diye bunları paylaşmak istedik.
Bu maddelerin Latin harflerine aktarımı sırasında Kamus-ı Riyaziyyat’ın imlasını yansıtabilmek için Arapça ve Farsça kelimeleri aslına uygun olarak yazdık (“zâviye”, “dakîka”, “sâ,at” vb. gibi).
Yazımı kalıplaşmış, telaffuzu günümüzde değişmiş kelime ve ekleri bugünkü şekilleri ile verdik (“yiğirmi” yerine “yirmi”, “oldığına" yerine “olduğuna” vb. gibi).
Metinde geçen kalın ve ince “k” harflerini birbirinden ayırmak için kalın “k”dan sonra gelen uzun ünlüleri düz çizgi ile (“k ̄aim” gibi); ince “k” harfinden sonra gelen uzun ünlüleri şapka ile (“kâin” gibi) gösterdik.
Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola!
Urum Abdalları