Son örneğini 15 Temmuzda gördüğümüz, bölüp parçalama emelleri henüz bitmemiştir. Bir yandan ırkçılık, bir yandan siyasal dincilik- mezhepçilik kışkırtmaları bu vatanın bağımsızlığına, birlik ve dirliğine karşı yapılmaktadır. 1918- 1924 arasında geçen olaylar yeniden sahneye konuluyorsa herkes “üç elif miktarı” kadar da olsa düşünmelidir.
Kurtuluş Savaşını önlemek için düşmanlarla iş birliği yapan kimileri, kanlı ayaklanmalar çıkarıp Müslüman'ı Müslüman'a öldürttüler.
Konya'da dört kez denenen ayaklanmalarda çok kan döküldü. Bu ayaklanmaların önderleri İngiliz Muhipleri Cemiyeti ve onların papazlarıyla işbirliği yaptılar. Cahilleri, canileri ve kendisine macera arayan Delibaşı Mehmet denilen birisini de kandırarak karışıklıklar çıkartıp Türk'ü Türk'e, Müslüman'ı Müslüman'a öldürttüler. Bu da yetmedi; yağma yaptılar, tecavüzlerde bulundular, insana yakışmayan her türlü işkence ve eziyeti yaparak içlerindeki pisliklerini ortaya döktüler.
Bu olaylar çok yazıldı, çok tartışıldıysa da; herkes olaylara kendi açısından bakmayı yeğledi. Bu belgesel yazılırken yüzlerce yazılı kaynak incelenip, olayları yaşayanların kendilerinden ve tanık olanların anlattıklarından yararlanıldı.
Bu romanda adı geçen bütün kişiler, gerçek kişilerdir. Her biri, ne övülmüş ne yerilmiş; “demire demir- kömüre kömür” denilerek o gün ne düşündülerse, neler yapmışlarsa aynen yazılmıştır. Olayların bütünü de gerçektir, aynen yaşanmıştır.
Binlerce Anadolu gencinin candan duvar örmesiyle Çanakkale'yi geçemeyenler; ince siyasetle Anadolu'yu paylaşamaya kalkışınca, Anadolu halkı da ayağa kalktı. Her türlü yokluk ve zorluğa karşın Anadolu'nun çilekeş halkı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde bir ölüm kalım savaşı vererek büyük zafer kazandı.
Son örneğini 15 Temmuzda gördüğümüz, bölüp parçalama emelleri henüz bitmemiştir. Bir yandan ırkçılık, bir yandan siyasal dincilik- mezhepçilik kışkırtmaları bu vatanın bağımsızlığına, birlik ve dirliğine karşı yapılmaktadır. 1918- 1924 arasında geçen olaylar yeniden sahneye konuluyorsa herkes “üç elif miktarı” kadar da olsa düşünmelidir.
Kurtuluş Savaşını önlemek için düşmanlarla iş birliği yapan kimileri, kanlı ayaklanmalar çıkarıp Müslüman'ı Müslüman'a öldürttüler.
Konya'da dört kez denenen ayaklanmalarda çok kan döküldü. Bu ayaklanmaların önderleri İngiliz Muhipleri Cemiyeti ve onların papazlarıyla işbirliği yaptılar. Cahilleri, canileri ve kendisine macera arayan Delibaşı Mehmet denilen birisini de kandırarak karışıklıklar çıkartıp Türk'ü Türk'e, Müslüman'ı Müslüman'a öldürttüler. Bu da yetmedi; yağma yaptılar, tecavüzlerde bulundular, insana yakışmayan her türlü işkence ve eziyeti yaparak içlerindeki pisliklerini ortaya döktüler.
Bu olaylar çok yazıldı, çok tartışıldıysa da; herkes olaylara kendi açısından bakmayı yeğledi. Bu belgesel yazılırken yüzlerce yazılı kaynak incelenip, olayları yaşayanların kendilerinden ve tanık olanların anlattıklarından yararlanıldı.
Bu romanda adı geçen bütün kişiler, gerçek kişilerdir. Her biri, ne övülmüş ne yerilmiş; “demire demir- kömüre kömür” denilerek o gün ne düşündülerse, neler yapmışlarsa aynen yazılmıştır. Olayların bütünü de gerçektir, aynen yaşanmıştır.
Binlerce Anadolu gencinin candan duvar örmesiyle Çanakkale'yi geçemeyenler; ince siyasetle Anadolu'yu paylaşamaya kalkışınca, Anadolu halkı da ayağa kalktı. Her türlü yokluk ve zorluğa karşın Anadolu'nun çilekeş halkı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde bir ölüm kalım savaşı vererek büyük zafer kazandı.