“Edebiyatın hoşa gitmesi kısmen, dilin sağladığı kaynaklar sayesinde kim olduğumuzu ve dünyamızın neye benzediğini daha keskin ya da daha derin biçimde görmeye davet etmesindendir; gördüklerimiz cesaretimizi kırabileceği gibi hoşumuza da gidebilir ya da bunların her ikisini birden hissederiz. Kendilerine özgü kapsama sahip başka bakış açıları da olabilir tabii ki. Konusu, havası, biçimi ne olursa olsun edebiyat yine de haz verir, çünkü saf kelime büyüsünü iş başında gördüğümüzde ve hayal gücüne arkitektonik açıdan hâkim olduğuna tanıklık ettiğimizde haz alırız ya da müthiş seviniriz.”
Frank Kermode, Kanonun Estetiği'nde edebi eserlerin ve onlardan beklentimizin yüzyıllar içerisinde nasıl değiştiğini soruşturuyor. Alanında uzman başka akademisyenlerin katkılarıyla da genişleyen soruşturma, edebiyatın okura verdiği hazzı irdeliyor.
“Edebiyatın hoşa gitmesi kısmen, dilin sağladığı kaynaklar sayesinde kim olduğumuzu ve dünyamızın neye benzediğini daha keskin ya da daha derin biçimde görmeye davet etmesindendir; gördüklerimiz cesaretimizi kırabileceği gibi hoşumuza da gidebilir ya da bunların her ikisini birden hissederiz. Kendilerine özgü kapsama sahip başka bakış açıları da olabilir tabii ki. Konusu, havası, biçimi ne olursa olsun edebiyat yine de haz verir, çünkü saf kelime büyüsünü iş başında gördüğümüzde ve hayal gücüne arkitektonik açıdan hâkim olduğuna tanıklık ettiğimizde haz alırız ya da müthiş seviniriz.”
Frank Kermode, Kanonun Estetiği'nde edebi eserlerin ve onlardan beklentimizin yüzyıllar içerisinde nasıl değiştiğini soruşturuyor. Alanında uzman başka akademisyenlerin katkılarıyla da genişleyen soruşturma, edebiyatın okura verdiği hazzı irdeliyor.