Felsefe tarihi insanın ruhsal, zihinsel ve bedensel iyileşmesine yönelik bir düşünce tarihi olarak okunduğunda istisnasız bütün filozofların felsefi sağaltımı hedefledikleri görülür. Bununla birlikte her tarihsel dönemi ve filozofu ayrı ayrı incelemek uzun zaman ve bir araştırıcı grubu gerektirir.
XVIII. yüzyıldan itibaren kültür felsefesi ve antropoloji konusunda yoğun çalışmaların başlamış, Kant’la birlikte felsefe yeni bir yön kazanarak, felsefi sağaltımın teorik arka planı için belirginleşmeye başlayan bir dönüm noktası olmuştur. İnsanın dünyayı anlama ve kendini sağaltmada işlevsel formları ve yaşam fenomeninin sağaltımsal yönlerini tespit etmek felsefe tarihinde yeni bir alanın açılmasını sağlamıştır.
Felsefi sağaltım kuramında felsefeyle iyileştirmenin yolu, sağlıklı düşünmenin ne olduğu, ölüm korkusu, varoluşsal kaygılar gibi kavramlarla günlük hayatta baş edebilme yolları irdelenmiştir. Görülmektedir ki felsefenin geldiği bu son noktada felsefeyle oluşturulmuş bilimsel yöne bakan yeni bir dünya inşası vardır. Felsefi sağaltımın “insan üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?” gibi temel bir sorudan hareketle, toplumun düşünce sağlığına katkıda bulunma ve insanları sağlıklı düşünce yöntemleriyle aydınlatma amaçlanmaktadır. Türkiye’de kurulacak felsefi sağaltım merkezlerinin geleceğine dair bir bakış açısı sunmak ve felsefi sağaltımın yaygınlaşıp geliştirilmesine yönelik yeni önerilerin kazanmak insanlığın düşünme sağlığı için yapılması gereken elzem konulardan biridir. Dolayısıyla son tahlilde, felsefi sağaltımın etkililiği problemi de ele alınmıştır. Özellikle de çeşitli tutarlı görüşmeler yapılarak ve psikoloji biliminin belli bazı yöntemleri kullanılarak çalışmamızın uygulanabilirliğine bir geçerlilik kazandırılmıştır.
Felsefe tarihi insanın ruhsal, zihinsel ve bedensel iyileşmesine yönelik bir düşünce tarihi olarak okunduğunda istisnasız bütün filozofların felsefi sağaltımı hedefledikleri görülür. Bununla birlikte her tarihsel dönemi ve filozofu ayrı ayrı incelemek uzun zaman ve bir araştırıcı grubu gerektirir.
XVIII. yüzyıldan itibaren kültür felsefesi ve antropoloji konusunda yoğun çalışmaların başlamış, Kant’la birlikte felsefe yeni bir yön kazanarak, felsefi sağaltımın teorik arka planı için belirginleşmeye başlayan bir dönüm noktası olmuştur. İnsanın dünyayı anlama ve kendini sağaltmada işlevsel formları ve yaşam fenomeninin sağaltımsal yönlerini tespit etmek felsefe tarihinde yeni bir alanın açılmasını sağlamıştır.
Felsefi sağaltım kuramında felsefeyle iyileştirmenin yolu, sağlıklı düşünmenin ne olduğu, ölüm korkusu, varoluşsal kaygılar gibi kavramlarla günlük hayatta baş edebilme yolları irdelenmiştir. Görülmektedir ki felsefenin geldiği bu son noktada felsefeyle oluşturulmuş bilimsel yöne bakan yeni bir dünya inşası vardır. Felsefi sağaltımın “insan üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?” gibi temel bir sorudan hareketle, toplumun düşünce sağlığına katkıda bulunma ve insanları sağlıklı düşünce yöntemleriyle aydınlatma amaçlanmaktadır. Türkiye’de kurulacak felsefi sağaltım merkezlerinin geleceğine dair bir bakış açısı sunmak ve felsefi sağaltımın yaygınlaşıp geliştirilmesine yönelik yeni önerilerin kazanmak insanlığın düşünme sağlığı için yapılması gereken elzem konulardan biridir. Dolayısıyla son tahlilde, felsefi sağaltımın etkililiği problemi de ele alınmıştır. Özellikle de çeşitli tutarlı görüşmeler yapılarak ve psikoloji biliminin belli bazı yöntemleri kullanılarak çalışmamızın uygulanabilirliğine bir geçerlilik kazandırılmıştır.