KANTEMİR’İN ÇIĞLIĞI
Bükreş’ten Profesör Elena Ursu, İstanbul’da gerçekleşecek olan dünya klasik müzik festivaline katılabilmek için orkestrasıyla dinlenmeden günlerdir hazırlanıyordu. Osmanlı topraklarında yaşayan, müziğiyle ve kaderiyle çok etkilendiği Romen asıllı büyük besteci Dimitri Kantemir onuruna, İstanbul seyircilerinin önünde bir konser gerçekleştirmek hayatının hayaliydi. Bir bölümünde flütün mucizevi şekilde acıyı tasvir ettiği ve kendi acısını da hatırlatan, neredeyse çığlık gibi yükselen tonlardan özellikle etkileniyordu. Düne kadar hayatının direği olan kişiyle anlaşmazlık yüzünden derinden yaralanmış olmasına rağmen, bunun ciddi bir görev olduğu bilinciyle tutkusunu ve yeteneğini tamamen bu hazırlıklara yöneltmişti.
Uçağa binip aşırı yorgunluğun etkisiyle kısa sürede uyu-muştu. Gördüğü rüyada artık kendisi değil başka biri oldu ve karşısında sevgilisi yerine, konuşmaları, derin karşı konulmaz özlemden dolayı ortaya çıktığını inanarak, kendi kişilikleri hazırladığı müziğin aktörlerine geçti. Rüyası onu, kendini uyuşturan ve hayal gücünü besleyen mucizevi müziğin doğduğu zamana ve mekâna götürdü.
KANTEMİR’İN ÇIĞLIĞI
Bükreş’ten Profesör Elena Ursu, İstanbul’da gerçekleşecek olan dünya klasik müzik festivaline katılabilmek için orkestrasıyla dinlenmeden günlerdir hazırlanıyordu. Osmanlı topraklarında yaşayan, müziğiyle ve kaderiyle çok etkilendiği Romen asıllı büyük besteci Dimitri Kantemir onuruna, İstanbul seyircilerinin önünde bir konser gerçekleştirmek hayatının hayaliydi. Bir bölümünde flütün mucizevi şekilde acıyı tasvir ettiği ve kendi acısını da hatırlatan, neredeyse çığlık gibi yükselen tonlardan özellikle etkileniyordu. Düne kadar hayatının direği olan kişiyle anlaşmazlık yüzünden derinden yaralanmış olmasına rağmen, bunun ciddi bir görev olduğu bilinciyle tutkusunu ve yeteneğini tamamen bu hazırlıklara yöneltmişti.
Uçağa binip aşırı yorgunluğun etkisiyle kısa sürede uyu-muştu. Gördüğü rüyada artık kendisi değil başka biri oldu ve karşısında sevgilisi yerine, konuşmaları, derin karşı konulmaz özlemden dolayı ortaya çıktığını inanarak, kendi kişilikleri hazırladığı müziğin aktörlerine geçti. Rüyası onu, kendini uyuşturan ve hayal gücünü besleyen mucizevi müziğin doğduğu zamana ve mekâna götürdü.