Felsefe, insanın Tanrı’ya ilişkin meselesidir. Nitekim mitoloji bize Tanrı’yı anlatmaya çalışırken felsefe Tanrı’yı anlamaya çalışır. Onun için felsefe soruları Tanrı hakkında olduğu gibi felsefe sistemi de tanrı kavramının nasıl kullanıldığıyla ilgili olmuştur. Kant’ın eserlerinde değişik biçimlerde ama belirli bir amaç doğrultusunda tanrı kavramının devamlı kullanılması çok önemli olduğunu düşündüğüm bir işe yarar: Genel olarak felsefenin ne olduğu anlaşılır. Bu nasıl mümkün olur? Tanrı kavramı yukarıda belirttiğim gibi Kant’ın bütün eserlerinde geçtiği için felsefeyi tanıma imkanı verir. Bunun yanında sözkonusu kavramın belirli bir biçimde ele alınması da genel olarak sistemin ne olduğuna ilişkin bir fikir verir. Bunun için Kant’ın tanrı anlayışını incelemenin, felsefenin fotoğrafını verdiğini düşünüyorum. Neden böyle olduğunu şu soruları sorarak anlaşılır hale getirebiliriz: İnsan ne için var edilmiştir? Tanrı’nın bilinmesi nasıl mümkündür? Tanrı dünyayı yaratmış mıdır? Tanrı dünyaya düzen vermiş ve vermeye devam etmekte midir? Demek istediğim nokta, felsefe, kimliğini önemli ölçüde bu kavramla kurulan sisteme ve bu kavramın etrafında dönen sorulara borçludur. O halde mesele Kant’ın değil, bütün felsefeye ilişkindir.
Felsefe, insanın Tanrı’ya ilişkin meselesidir. Nitekim mitoloji bize Tanrı’yı anlatmaya çalışırken felsefe Tanrı’yı anlamaya çalışır. Onun için felsefe soruları Tanrı hakkında olduğu gibi felsefe sistemi de tanrı kavramının nasıl kullanıldığıyla ilgili olmuştur. Kant’ın eserlerinde değişik biçimlerde ama belirli bir amaç doğrultusunda tanrı kavramının devamlı kullanılması çok önemli olduğunu düşündüğüm bir işe yarar: Genel olarak felsefenin ne olduğu anlaşılır. Bu nasıl mümkün olur? Tanrı kavramı yukarıda belirttiğim gibi Kant’ın bütün eserlerinde geçtiği için felsefeyi tanıma imkanı verir. Bunun yanında sözkonusu kavramın belirli bir biçimde ele alınması da genel olarak sistemin ne olduğuna ilişkin bir fikir verir. Bunun için Kant’ın tanrı anlayışını incelemenin, felsefenin fotoğrafını verdiğini düşünüyorum. Neden böyle olduğunu şu soruları sorarak anlaşılır hale getirebiliriz: İnsan ne için var edilmiştir? Tanrı’nın bilinmesi nasıl mümkündür? Tanrı dünyayı yaratmış mıdır? Tanrı dünyaya düzen vermiş ve vermeye devam etmekte midir? Demek istediğim nokta, felsefe, kimliğini önemli ölçüde bu kavramla kurulan sisteme ve bu kavramın etrafında dönen sorulara borçludur. O halde mesele Kant’ın değil, bütün felsefeye ilişkindir.