Bu roman, Kaptan Ali Nâsır en-Necdî’nin biyografisini Körfez insanının vicdanında azap verici bir deniz efsanesi olarak belgelemekle kalmayıp kendisini romanın bağlamına dayatmış çok sayıda bilgi, söylem ve kayıtla çevrili toplumsal değişimlerle birlikte aktarıyor. Sanatsal yanılsamaya dayalı edebi bir söylemin uçlarında, gerçeğin realist hitabını sorgulamaya kalkışan Kuveytli yazar Taleb Alrefai, dramatik bir gerilim anına, fırtınanın patlayışına, ölüme ve insanın hammaddesini ayıran o duvarı çizen hiçliğe varıyor. Alrefai, “Ali Nâsır en-Necdî öldü” dediğinde oluşabilecek son derece basit düzeydeki bir haberin roman seviyesine yükselişini, Gerald Prince’in “nedensellik” anlayışıyla ilişkilendiriyor. “Ali Nâsır en-Necdî boğularak öldü” diyerek de bir olay örgüsünün varlığını, sahnelerin kurgulanmasını ve bir tür sebep, paradoks ve çağrışım arayışı içinde uzamsal alanların oluşturulmasını zorunlu kılıyor.
J.M. Coetzee
Bu roman, Kaptan Ali Nâsır en-Necdî’nin biyografisini Körfez insanının vicdanında azap verici bir deniz efsanesi olarak belgelemekle kalmayıp kendisini romanın bağlamına dayatmış çok sayıda bilgi, söylem ve kayıtla çevrili toplumsal değişimlerle birlikte aktarıyor. Sanatsal yanılsamaya dayalı edebi bir söylemin uçlarında, gerçeğin realist hitabını sorgulamaya kalkışan Kuveytli yazar Taleb Alrefai, dramatik bir gerilim anına, fırtınanın patlayışına, ölüme ve insanın hammaddesini ayıran o duvarı çizen hiçliğe varıyor. Alrefai, “Ali Nâsır en-Necdî öldü” dediğinde oluşabilecek son derece basit düzeydeki bir haberin roman seviyesine yükselişini, Gerald Prince’in “nedensellik” anlayışıyla ilişkilendiriyor. “Ali Nâsır en-Necdî boğularak öldü” diyerek de bir olay örgüsünün varlığını, sahnelerin kurgulanmasını ve bir tür sebep, paradoks ve çağrışım arayışı içinde uzamsal alanların oluşturulmasını zorunlu kılıyor.
J.M. Coetzee