Yıldızsız bir gecede karanlığın içinde bir ışık yandı ve söndü, ardından bir tane daha ve bir tane daha. Geceyi aydınlatıyordu gökyüzünün öfkesi ama dehşetindeki güzellik büyülü bir serap gibiydi, onu izlememek mümkün değildi.
Manzaraya eşlik eden yağmur durmaksızın yağıyor dünyanın en huzurlu sesiyle birleşip radyoda çalan şarkıyla geceyi sonsuzluğa taşıyordu. Ama güzel olan şeyler uzun sürmezdi değil mi?
…Soğuk ve fırtınalı bir kış akşamı yaşamının baharında bir genç kız olan Şi’ra mutluydu ve hayata dair planlar yapıyordu ama unuttuğu bir şey vardı, hayatta onun için planlar yapmıştı. 23 yaşında yaşamı ilahi bir fırça darbesi ile yeniden resmedilecekti. Bu küçük kıvılcım onu içten dışa saran bir yangına dönüşecek ve kişiliğini de etkileyecekti.
Yaşadığı yıkımlara, dünyanın ayaklarının altından kayıp gittiği hissine neyin sebep olduğunu bulabilmek, bu erozyonu yavaşlatabilmek için yeni bir başlangıç yapmalı ve gitmeliydi çünkü Gül kasabası onu çağırıyordu. Bu sıradan bir yolculuk değildi, aradığı cevapları orada bulacağını biliyordu ama bunu nereden bildiğini bilmiyordu.
Akıl oyunları ile iç içe geçmiş gerçeklik ve hayal arsında gidip gelen kayıp zamanlar, kilitli kapılar ardındaki cevaplar. Peki, Şi’ra gerçekten aradığı cevapları orada bulabilecek mi? Yap-bozun parçaları gerçekten orada mı? Ya aşk? Karşısına çıkan o gizemli adam kim? Neden onu tanıyormuş gibi hissediyor? İşte bu soruların cevabını bulmaya hazırsanız hikâyemiz başlıyor ama dikkatli olun çünkü akıl oyunlarında yolunuzu kaybetmeden doğrulara ulaşmak her zaman kolay değildir, unutmayın ki doğrular onları nasıl gördüğümüze göre değişir, önemli olan doğru perspektifi yakalamaktır.
Yıldızsız bir gecede karanlığın içinde bir ışık yandı ve söndü, ardından bir tane daha ve bir tane daha. Geceyi aydınlatıyordu gökyüzünün öfkesi ama dehşetindeki güzellik büyülü bir serap gibiydi, onu izlememek mümkün değildi.
Manzaraya eşlik eden yağmur durmaksızın yağıyor dünyanın en huzurlu sesiyle birleşip radyoda çalan şarkıyla geceyi sonsuzluğa taşıyordu. Ama güzel olan şeyler uzun sürmezdi değil mi?
…Soğuk ve fırtınalı bir kış akşamı yaşamının baharında bir genç kız olan Şi’ra mutluydu ve hayata dair planlar yapıyordu ama unuttuğu bir şey vardı, hayatta onun için planlar yapmıştı. 23 yaşında yaşamı ilahi bir fırça darbesi ile yeniden resmedilecekti. Bu küçük kıvılcım onu içten dışa saran bir yangına dönüşecek ve kişiliğini de etkileyecekti.
Yaşadığı yıkımlara, dünyanın ayaklarının altından kayıp gittiği hissine neyin sebep olduğunu bulabilmek, bu erozyonu yavaşlatabilmek için yeni bir başlangıç yapmalı ve gitmeliydi çünkü Gül kasabası onu çağırıyordu. Bu sıradan bir yolculuk değildi, aradığı cevapları orada bulacağını biliyordu ama bunu nereden bildiğini bilmiyordu.
Akıl oyunları ile iç içe geçmiş gerçeklik ve hayal arsında gidip gelen kayıp zamanlar, kilitli kapılar ardındaki cevaplar. Peki, Şi’ra gerçekten aradığı cevapları orada bulabilecek mi? Yap-bozun parçaları gerçekten orada mı? Ya aşk? Karşısına çıkan o gizemli adam kim? Neden onu tanıyormuş gibi hissediyor? İşte bu soruların cevabını bulmaya hazırsanız hikâyemiz başlıyor ama dikkatli olun çünkü akıl oyunlarında yolunuzu kaybetmeden doğrulara ulaşmak her zaman kolay değildir, unutmayın ki doğrular onları nasıl gördüğümüze göre değişir, önemli olan doğru perspektifi yakalamaktır.