Değişen dünya düzeni; dağlar, ormanlar, mağaralar; hayatta kalıp esir olanlar ve hayatta kalıp hür olanlar... Toprak Aras’tan bir gelecek tasarımı: Kara.
Kara’nın bir kolu halk hikâyelerine, diğer kolu alternatif dünya anlatılarına temas ediyor. Toprak Aras, hem romanına adını veren “Kara”yla bir halk kahramanı yaratıyor hem de bizi bekleyen olası bir gelecekten bahsediyor romanında.
Aras’ın kitabı, “pandeminin doğurduğu” ya da “pandemiden beslenen” bir roman olarak değerlendirilebilir. Romanın finalinde okuru “Eylül 2020” tarihinin beklemesi ve elbette hikâyenin bileşenleri, okurun bu ihtimale yakın durmasına sebep olacaktır; fakat Kara’yı, özellikle politik duruşunu göz önünde bulundurarak, her dönemin distopyası olarak okumanın mümkün olduğu unutulmamalı.
“Dora biraz daha hızlandı, küçük bir tümseği aştı, evler şimdi daha iyi görünüyordu. Birden atın yularını çekti. Dora ansızın durdu. Başını, niye durduk, der gibisinden öfkeyle birkaç kere salladı. Dışarıda kimse yoktu. Bu saatte herkesin eve kapanması olacak şey değildi. Üstelik Kar’la Boz’un, yaylanın diğer köpekleriyle ortalığı gürültüye boğup kendisini karşılaması gerekiyordu. Sonra etrafta ne bir koyun ne bir inek ne de bir tavuk vardı. Tuhaf bir şeylerin olduğunu sezdi. Eve yaklaştıkça korkusu daha da büyüdü. ‘Dora,’ dedi dudakları titreyerek. ‘Bir şeyler olmuş Dora!’”
Değişen dünya düzeni; dağlar, ormanlar, mağaralar; hayatta kalıp esir olanlar ve hayatta kalıp hür olanlar... Toprak Aras’tan bir gelecek tasarımı: Kara.
Kara’nın bir kolu halk hikâyelerine, diğer kolu alternatif dünya anlatılarına temas ediyor. Toprak Aras, hem romanına adını veren “Kara”yla bir halk kahramanı yaratıyor hem de bizi bekleyen olası bir gelecekten bahsediyor romanında.
Aras’ın kitabı, “pandeminin doğurduğu” ya da “pandemiden beslenen” bir roman olarak değerlendirilebilir. Romanın finalinde okuru “Eylül 2020” tarihinin beklemesi ve elbette hikâyenin bileşenleri, okurun bu ihtimale yakın durmasına sebep olacaktır; fakat Kara’yı, özellikle politik duruşunu göz önünde bulundurarak, her dönemin distopyası olarak okumanın mümkün olduğu unutulmamalı.
“Dora biraz daha hızlandı, küçük bir tümseği aştı, evler şimdi daha iyi görünüyordu. Birden atın yularını çekti. Dora ansızın durdu. Başını, niye durduk, der gibisinden öfkeyle birkaç kere salladı. Dışarıda kimse yoktu. Bu saatte herkesin eve kapanması olacak şey değildi. Üstelik Kar’la Boz’un, yaylanın diğer köpekleriyle ortalığı gürültüye boğup kendisini karşılaması gerekiyordu. Sonra etrafta ne bir koyun ne bir inek ne de bir tavuk vardı. Tuhaf bir şeylerin olduğunu sezdi. Eve yaklaştıkça korkusu daha da büyüdü. ‘Dora,’ dedi dudakları titreyerek. ‘Bir şeyler olmuş Dora!’”