Bilimkurgu Çeşmesi
“Koşulsuz Feragat” mottosuyla açılan Karagöz 16 “Bilimkurgu Çeşmesi” başlığını taşıyor.
“Kültürün krallığı anlamların krallığıdır” diyor Daniel Bell. Anlamların içinin boşaltıldığı bir çağda kültür, içi boş göstergelerin dünyasıdır. Zira kültürel olan için gerçeklik, yalnızca kültürel olanın gerçekliğidir. Bu öyle bir dünyadır ki görünüşte kültürün dünyası, her bir öznenin seçmeleriyle bütünlenir. Oysa kültürel olanın egemenliği, bu seçmelerle ayakta kalmaz. Aksine kültürün yakıtı koşulsuz feragattir. Çokluğun egemenliğinin mümkün bir kümesini sunan böylesi bir dünyada kültür, var olanın kendi kendiliğinden vazgeçerek var olmasını zorunlu kılar. Hiçbir özneye ait değilmiş gibi görünen egemenlik, her bir özneye -feragatinin büyüklüğü nispetinde- bir özgürlük yanılsaması lütfeder.
Kendi kendiliğinden vazgeçmek yerine kendine sunulan sözde özgürlükten vazgeçenler, her yerde haksızlığa uğratılmakla tehdit edilirler. Tehdidin şiddeti, ödülün görkemiyle gölgelenir. Öyle ki tehdit, gündelik meşgale içinde sıradan bir şakaya dönüşüverir ya da edebi bir türe. Kendine lütfedilen boşluğa görkemli binalar inşa ederek, imkânsız dünyalar kurgulayan bir türe yer açar. Yepyeni bir mühendislik olarak, haksızlığın eleştirisini bir arzu nesnesine dönüştürerek sunan, içimize ötekinin ya da başka dünyaların saldığı korkuyu yansıtarak bizi kendimize yabancılaştıran yeni bir kültürel alışverişe bırakır yerini. Guy Debord şöyle der: “İzleyici ne kadar çok seyrederse o kadar az yaşar.” Ama bu yeni türün, diğer melezlerin ve benzerlerinin efendiliğini sürdüğü boşlukta, o vahada hiç mi bir şey yeşermez? O göstergeler çölünde cılız bir pınar kaynamaz mı? Bütün bunlar, boşluğu kutsamaksızın, bir hakikat efekti olsun üretemez mi?
Bu sayımızı bilimkurguya ayırdık. Editörlüğünü Serkan Işın’ın yürüttüğü dosyamız, “Siberdada’yı Takdimimdir” yazısı ile açılıyor. Türkiye’de bilimkurgu türüne farklı açılardan bakan yazılar bulacağınız dosyanın yazarları: Gökçen Ertuğrul, Rafet Arslan, Zeynep Çinkılıç. Fasıl yazılarının devamında Yavuz Altınışık’ın, bilimkurgu sinemasının en önemli örneklerinden Blade Runner hakkında yazdığı yazı yer alıyor.
Bu sayının şairleri Musab Kırca, Berk İybar, Emre Öztürk, Biricik E. Doğan, Yavuz Altınışık, Yunus Emre Altuntaş, Özgür Ballı, Atakan Yavuz, Vural Kaya, Hakan Şarkdemir, Enes Özel ve Bülent Keçeli.
Temaşa bölümünde Hakan Şarkdemir, şiir ve felsefenin hakikat ile ilişkisinin çetrefilliği üzerine eğilirken, Osman Özbahçe, modern Türk şiiri zemininde kopuşların ve bağlanmaların izini sürüyor. İktidar odaklı edebiyat okumalarını sürdüren Musab Kırca, bu kez de iktidar aygıtlarının kurumlar üzerinden nasıl işlerlik kazandığını ele aldı. Evren Kuçlu, günümüz şiirindeki yönelimleri Hayriye Ünal, Ahmet Güntan, Enis Akın ve Bâki Ayhan T.’nin yeni kitapları üzerinden değerlendirdi.
Ayşegül Tözeren, “Text Festival’in İçinden” başlıklı yazısıyla deneysel şiir için önemli bir etkinlik haline gelmeye başlayan söz konusu festivale dair gözlemlerini aktarıyor.
Kıraathane bölümü, Bülent Keçeli’nin yıllıkların mahiyetini ve işlevini sorgulayan yazısıyla açılıyor. İdris Ekinci, Vural Kaya ve Erman Akçay’ın kitap tanıtımlarını, Musab Kırca ile Aykut Ertuğrul’un toplantı yazılarını ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
Bilimkurgu Çeşmesi
“Koşulsuz Feragat” mottosuyla açılan Karagöz 16 “Bilimkurgu Çeşmesi” başlığını taşıyor.
“Kültürün krallığı anlamların krallığıdır” diyor Daniel Bell. Anlamların içinin boşaltıldığı bir çağda kültür, içi boş göstergelerin dünyasıdır. Zira kültürel olan için gerçeklik, yalnızca kültürel olanın gerçekliğidir. Bu öyle bir dünyadır ki görünüşte kültürün dünyası, her bir öznenin seçmeleriyle bütünlenir. Oysa kültürel olanın egemenliği, bu seçmelerle ayakta kalmaz. Aksine kültürün yakıtı koşulsuz feragattir. Çokluğun egemenliğinin mümkün bir kümesini sunan böylesi bir dünyada kültür, var olanın kendi kendiliğinden vazgeçerek var olmasını zorunlu kılar. Hiçbir özneye ait değilmiş gibi görünen egemenlik, her bir özneye -feragatinin büyüklüğü nispetinde- bir özgürlük yanılsaması lütfeder.
Kendi kendiliğinden vazgeçmek yerine kendine sunulan sözde özgürlükten vazgeçenler, her yerde haksızlığa uğratılmakla tehdit edilirler. Tehdidin şiddeti, ödülün görkemiyle gölgelenir. Öyle ki tehdit, gündelik meşgale içinde sıradan bir şakaya dönüşüverir ya da edebi bir türe. Kendine lütfedilen boşluğa görkemli binalar inşa ederek, imkânsız dünyalar kurgulayan bir türe yer açar. Yepyeni bir mühendislik olarak, haksızlığın eleştirisini bir arzu nesnesine dönüştürerek sunan, içimize ötekinin ya da başka dünyaların saldığı korkuyu yansıtarak bizi kendimize yabancılaştıran yeni bir kültürel alışverişe bırakır yerini. Guy Debord şöyle der: “İzleyici ne kadar çok seyrederse o kadar az yaşar.” Ama bu yeni türün, diğer melezlerin ve benzerlerinin efendiliğini sürdüğü boşlukta, o vahada hiç mi bir şey yeşermez? O göstergeler çölünde cılız bir pınar kaynamaz mı? Bütün bunlar, boşluğu kutsamaksızın, bir hakikat efekti olsun üretemez mi?
Bu sayımızı bilimkurguya ayırdık. Editörlüğünü Serkan Işın’ın yürüttüğü dosyamız, “Siberdada’yı Takdimimdir” yazısı ile açılıyor. Türkiye’de bilimkurgu türüne farklı açılardan bakan yazılar bulacağınız dosyanın yazarları: Gökçen Ertuğrul, Rafet Arslan, Zeynep Çinkılıç. Fasıl yazılarının devamında Yavuz Altınışık’ın, bilimkurgu sinemasının en önemli örneklerinden Blade Runner hakkında yazdığı yazı yer alıyor.
Bu sayının şairleri Musab Kırca, Berk İybar, Emre Öztürk, Biricik E. Doğan, Yavuz Altınışık, Yunus Emre Altuntaş, Özgür Ballı, Atakan Yavuz, Vural Kaya, Hakan Şarkdemir, Enes Özel ve Bülent Keçeli.
Temaşa bölümünde Hakan Şarkdemir, şiir ve felsefenin hakikat ile ilişkisinin çetrefilliği üzerine eğilirken, Osman Özbahçe, modern Türk şiiri zemininde kopuşların ve bağlanmaların izini sürüyor. İktidar odaklı edebiyat okumalarını sürdüren Musab Kırca, bu kez de iktidar aygıtlarının kurumlar üzerinden nasıl işlerlik kazandığını ele aldı. Evren Kuçlu, günümüz şiirindeki yönelimleri Hayriye Ünal, Ahmet Güntan, Enis Akın ve Bâki Ayhan T.’nin yeni kitapları üzerinden değerlendirdi.
Ayşegül Tözeren, “Text Festival’in İçinden” başlıklı yazısıyla deneysel şiir için önemli bir etkinlik haline gelmeye başlayan söz konusu festivale dair gözlemlerini aktarıyor.
Kıraathane bölümü, Bülent Keçeli’nin yıllıkların mahiyetini ve işlevini sorgulayan yazısıyla açılıyor. İdris Ekinci, Vural Kaya ve Erman Akçay’ın kitap tanıtımlarını, Musab Kırca ile Aykut Ertuğrul’un toplantı yazılarını ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.