Bu yörenin insanları keçileri o kadar sevmişler ve kendilerinden bir parça görmüşler ki, soylarına; karakeçili, sarıkeçili, karatekeli gibi isimler almışlar.
Yaşadıkları coğrafyaya taşeli yöresi/teke yöresi demişler; soyadlarını keçiyle ilgili almışlar; camilerine, kalelerine, dağlarına, tarlalarına, mevkilerine, içinde keçi olan adlar vermişlerdir. Keçi biterse, insanlar soyunu öğrenemez, Türkçe ad verme geleneği azalır, tarih eksik kalır, dilimiz fakirleşir. Ata kültürü yaşayamaz demişler.
Ana sütüne en yakın sütü üreten ve insanları besleyen keçi, boynuna ip takılıp çekilirse inatlaşır, direnir. Tıpkı özgürlüğü elinden alınan Yörük gibi. Yörüğün atası, yurdu/obayı belirlerken oğlağın ciğerlerini değişik yerlerdeki ağaçların dalına bağlar. Ciğer kokmadan en uzun nerede dayanıyorsa, oraya yurt kurar. Kültürünü, yaşama şeklini bilmeden, yörüğü her yere süremezsiniz. O, yaşanacak yeri, kendisi belirler.
Anadolu'da, şehname yazma geleneği, ilk olarak Türkiye Selçukluları döneminde ortaya çıkmıştır. 13. yüzyılın ilk yarısında, Emir Ahmet Kâni'î tarafından Selçuklular Şehnamesi'nin te'lifi ile başlayan gelenek, zamanla Karamanoğulları tarafından da devam ettirilmiştir.
Karamanoğulları dönemi şehnamelerinin ilki, 1313 yılında Ünsî; ikincisi, 14. yüzyılın ilk yarısında Dehhânî ve sonuncusu da aynı yüzyılın ikinci yarısında Yarcânî tarafından te'lif edilmiştir.
Bu yörenin insanları keçileri o kadar sevmişler ve kendilerinden bir parça görmüşler ki, soylarına; karakeçili, sarıkeçili, karatekeli gibi isimler almışlar.
Yaşadıkları coğrafyaya taşeli yöresi/teke yöresi demişler; soyadlarını keçiyle ilgili almışlar; camilerine, kalelerine, dağlarına, tarlalarına, mevkilerine, içinde keçi olan adlar vermişlerdir. Keçi biterse, insanlar soyunu öğrenemez, Türkçe ad verme geleneği azalır, tarih eksik kalır, dilimiz fakirleşir. Ata kültürü yaşayamaz demişler.
Ana sütüne en yakın sütü üreten ve insanları besleyen keçi, boynuna ip takılıp çekilirse inatlaşır, direnir. Tıpkı özgürlüğü elinden alınan Yörük gibi. Yörüğün atası, yurdu/obayı belirlerken oğlağın ciğerlerini değişik yerlerdeki ağaçların dalına bağlar. Ciğer kokmadan en uzun nerede dayanıyorsa, oraya yurt kurar. Kültürünü, yaşama şeklini bilmeden, yörüğü her yere süremezsiniz. O, yaşanacak yeri, kendisi belirler.
Anadolu'da, şehname yazma geleneği, ilk olarak Türkiye Selçukluları döneminde ortaya çıkmıştır. 13. yüzyılın ilk yarısında, Emir Ahmet Kâni'î tarafından Selçuklular Şehnamesi'nin te'lifi ile başlayan gelenek, zamanla Karamanoğulları tarafından da devam ettirilmiştir.
Karamanoğulları dönemi şehnamelerinin ilki, 1313 yılında Ünsî; ikincisi, 14. yüzyılın ilk yarısında Dehhânî ve sonuncusu da aynı yüzyılın ikinci yarısında Yarcânî tarafından te'lif edilmiştir.