Yerinden bir adım daha atarsan seni oğlunun yanına uzatırım. Zaten olayın bu
boyuta gelmesi hep senin yüzünden... Güçlü olduğunu zannediyordun… İstediğini bu gücün sayesinde elde edebileceğini sandın. Bak işte yanılmışsın.
Tetiğe bir daha dokunursam gücümün boyutunu sana gösteririm. Şimdi geri dön! Oğlunun üzerinde ağla, saçlarını yol.
Senin de çekeceğin, böyle bir acıyla olsun. Şahin bakışlarında hiçbir değişiklik olmadı.
Zelha bu komut dolu ses ve bakışlara yenik düştü. Ellerini yanlarına boşalttı.
Selahattin’in üzerine dönerek;
-Vurdular şahinimi, vurdular koçumu!..
Diyerek ağıtlar dizdi.
Bu gürültüye, bağrışmalara, kurşun sesine bütün köy halkı sanki kulaklarını kapatmış; ölü sessizliğiyle Selahattin gibi yatıyorlardı.
Uyanacak gibi de görünmüyorlardı. Karanlığın ağzı, yalnızca bu iki akraba ailenin üzerine salyasını akıtmış; hayatlarını alt üst etmişti.
Gece sessiz, ay sessiz, yıldızlar dışarıda hiçbir şey yokmuş gibi herkese göz kırpıyor; sanki bütün köyü kaderine terk etmiş, ışıklarını,
ışığa susamışların üstüne boşaltıyordu.
Ay, bütün ihtişamıyla gökyüzünde bir tepsi gibi parlıyor; güneşten aldığı nöbeti fazlasıyla yerine getirmişliğin gururunu yaşıyordu.
Ay mağrur, yıldızlar mağrurdu. Bütün köy savaş yorgunluğunu üzerinden atmak ister gibi derin uykudaydı. İki akraba aile ne yapacağını bilemeyecek
bir şekilde yerde yatan cansız bedene sanki yeni bir can bulmak için birbirlerine diş gıcırdatıyorlardı.
Yerinden bir adım daha atarsan seni oğlunun yanına uzatırım. Zaten olayın bu
boyuta gelmesi hep senin yüzünden... Güçlü olduğunu zannediyordun… İstediğini bu gücün sayesinde elde edebileceğini sandın. Bak işte yanılmışsın.
Tetiğe bir daha dokunursam gücümün boyutunu sana gösteririm. Şimdi geri dön! Oğlunun üzerinde ağla, saçlarını yol.
Senin de çekeceğin, böyle bir acıyla olsun. Şahin bakışlarında hiçbir değişiklik olmadı.
Zelha bu komut dolu ses ve bakışlara yenik düştü. Ellerini yanlarına boşalttı.
Selahattin’in üzerine dönerek;
-Vurdular şahinimi, vurdular koçumu!..
Diyerek ağıtlar dizdi.
Bu gürültüye, bağrışmalara, kurşun sesine bütün köy halkı sanki kulaklarını kapatmış; ölü sessizliğiyle Selahattin gibi yatıyorlardı.
Uyanacak gibi de görünmüyorlardı. Karanlığın ağzı, yalnızca bu iki akraba ailenin üzerine salyasını akıtmış; hayatlarını alt üst etmişti.
Gece sessiz, ay sessiz, yıldızlar dışarıda hiçbir şey yokmuş gibi herkese göz kırpıyor; sanki bütün köyü kaderine terk etmiş, ışıklarını,
ışığa susamışların üstüne boşaltıyordu.
Ay, bütün ihtişamıyla gökyüzünde bir tepsi gibi parlıyor; güneşten aldığı nöbeti fazlasıyla yerine getirmişliğin gururunu yaşıyordu.
Ay mağrur, yıldızlar mağrurdu. Bütün köy savaş yorgunluğunu üzerinden atmak ister gibi derin uykudaydı. İki akraba aile ne yapacağını bilemeyecek
bir şekilde yerde yatan cansız bedene sanki yeni bir can bulmak için birbirlerine diş gıcırdatıyorlardı.