Diktatörler, gangsterler, kaçak prensesler, umutsuz romantikler, bağnazlar, suikastçılar ve hayatta kalmak için her şeyi göze alan insanlar arasında bir adam... Yalanlarla, ihanetlerle, trajik ölümlerle, sırlar ardına gizlenen hayatlarla ve her şeye rağmen süren aşklarla dönen bir dünyada bir gezgin... Bütün bunlara tanık olan bir gezgin.
Kanadalı ünlü yazar John Ralston Saul, Karanlık Güzergâhlar’da bizlere kara mizahla bezeli bir pencere açıyor. Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği bu kitabı okurken geçmiş dönemlere sürüklenecek, farklı hayatlara karışacak ve kendinizi tekrar şimdinin tam ortasında bulacaksınız...
“Demagoglar, diktatörler, bağnazlar, ırkçılar, popülistler… bunların hepsinin yaptığı şey aynı; korku yoluyla liderlik sağlamak. Tapınmanın kökeninde de bu var zaten. Bu insanlar kötü olabilirler, ancak halkı etkileyebildikleri bir gerçek. Dürüst bir insanın halkı etkileyebildiğini görmek insanı genelde duygulandırır, ama bunu bir yalancının yapmasını izlemek kesinlikle çok daha ilginçtir. Çünkü bu insanlar böyle bir ortamda bütün zayıflıklarımıza oynar. Tıpkı bir reklam gibi. Büyümesini engellemeye çalıştığımız bütün korkularımız bir anda yeşermeye teşvik edilir ve bazılarımız buna boyun eğer. Normal bir yaşam süren vatandaşlar birden birer canavara dönüşür. Bunu canlı canlı görmemişsen ya da bir yerlerde okumamışsan, toplumda yanlış giden hiçbir şeyden haberin yok demektir.”
Diktatörler, gangsterler, kaçak prensesler, umutsuz romantikler, bağnazlar, suikastçılar ve hayatta kalmak için her şeyi göze alan insanlar arasında bir adam... Yalanlarla, ihanetlerle, trajik ölümlerle, sırlar ardına gizlenen hayatlarla ve her şeye rağmen süren aşklarla dönen bir dünyada bir gezgin... Bütün bunlara tanık olan bir gezgin.
Kanadalı ünlü yazar John Ralston Saul, Karanlık Güzergâhlar’da bizlere kara mizahla bezeli bir pencere açıyor. Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği bu kitabı okurken geçmiş dönemlere sürüklenecek, farklı hayatlara karışacak ve kendinizi tekrar şimdinin tam ortasında bulacaksınız...
“Demagoglar, diktatörler, bağnazlar, ırkçılar, popülistler… bunların hepsinin yaptığı şey aynı; korku yoluyla liderlik sağlamak. Tapınmanın kökeninde de bu var zaten. Bu insanlar kötü olabilirler, ancak halkı etkileyebildikleri bir gerçek. Dürüst bir insanın halkı etkileyebildiğini görmek insanı genelde duygulandırır, ama bunu bir yalancının yapmasını izlemek kesinlikle çok daha ilginçtir. Çünkü bu insanlar böyle bir ortamda bütün zayıflıklarımıza oynar. Tıpkı bir reklam gibi. Büyümesini engellemeye çalıştığımız bütün korkularımız bir anda yeşermeye teşvik edilir ve bazılarımız buna boyun eğer. Normal bir yaşam süren vatandaşlar birden birer canavara dönüşür. Bunu canlı canlı görmemişsen ya da bir yerlerde okumamışsan, toplumda yanlış giden hiçbir şeyden haberin yok demektir.”