Hawkins'te 1984 Noel'iydi.
Polis şefi Jim Hopper'ın tek dileği Eleven'la ilk Noel'inin sakin geçmesiydi, ancak Eleven'ın başka planları vardı. Hopper'ın itirazlarına rağmen bodrumdan, üstünde “New York” yazan bir kutu getirdi ve cevaplaması zor sorular sormaya başladı. Hopper onca sene önce Hawkins'ten neden ayrılmıştı? “Vietnam” ne demekti? Ayrıca neden hiçbir zaman New York hakkında konuşmuyordu?
Geçmişiyle yüzleşmek yerine bir demogorgon ordusuyla savaşmayı tercih etse bile, Hopper gerçeklerden daha fazla kaçamayacağını anlamıştı. Böylece bütün hayatı değişmeden önce New York'ta yaşadıklarını anlatmaya başladı…
New York'ta 1977 yazıydı.
Hopper, Vietnam Savaşı'ndan evine dönmüştü. Küçük kızı ve eşiyle beraber sivil hayatına devam etmek için New York Polis Teşkilatı'nda dedektifliğe başlamıştı. Fakat şüphe uyandıran bir federal ajan karakolda belirip çözülmemiş vahşi cinayetlerin dosyasına el koyduğunda Hopper işleri eline alıp gerçekleri öğrenmek için her şeyi riske atacaktı.
Çok geçmeden Hopper, New York'un korkunç çeteleri arasına sızdı. Ancak cinayetleri çözmek üzereyken bütün şehri karanlığa gömen bir elektrik kesintisi, Hopper'a daha önce hiç yaşamadığı zorluklarla yüzleştirecekti.
“Hawkins Polis Teşkilatı'nın şefi olmadan önce New York'ta bir polistim; daha doğrusu dedektiftim, cinayet masasında çalışıyordum.”
El, dudaklarını oynatarak alışık olmadığı kelimeyi söylemeye çalıştı.
“Aa, evet,” dedi Hopper. “‘Cinayet' adam öldürmek demek.”
El'in gözleri kocaman oldu.
Hopper az önce Pandora'nın kutusunu açıp açmadığını düşünürken içini çekti.
“Her neyse, 1977 yazında, çok tuhaf bir şey oldu…”
Hawkins'te 1984 Noel'iydi.
Polis şefi Jim Hopper'ın tek dileği Eleven'la ilk Noel'inin sakin geçmesiydi, ancak Eleven'ın başka planları vardı. Hopper'ın itirazlarına rağmen bodrumdan, üstünde “New York” yazan bir kutu getirdi ve cevaplaması zor sorular sormaya başladı. Hopper onca sene önce Hawkins'ten neden ayrılmıştı? “Vietnam” ne demekti? Ayrıca neden hiçbir zaman New York hakkında konuşmuyordu?
Geçmişiyle yüzleşmek yerine bir demogorgon ordusuyla savaşmayı tercih etse bile, Hopper gerçeklerden daha fazla kaçamayacağını anlamıştı. Böylece bütün hayatı değişmeden önce New York'ta yaşadıklarını anlatmaya başladı…
New York'ta 1977 yazıydı.
Hopper, Vietnam Savaşı'ndan evine dönmüştü. Küçük kızı ve eşiyle beraber sivil hayatına devam etmek için New York Polis Teşkilatı'nda dedektifliğe başlamıştı. Fakat şüphe uyandıran bir federal ajan karakolda belirip çözülmemiş vahşi cinayetlerin dosyasına el koyduğunda Hopper işleri eline alıp gerçekleri öğrenmek için her şeyi riske atacaktı.
Çok geçmeden Hopper, New York'un korkunç çeteleri arasına sızdı. Ancak cinayetleri çözmek üzereyken bütün şehri karanlığa gömen bir elektrik kesintisi, Hopper'a daha önce hiç yaşamadığı zorluklarla yüzleştirecekti.
“Hawkins Polis Teşkilatı'nın şefi olmadan önce New York'ta bir polistim; daha doğrusu dedektiftim, cinayet masasında çalışıyordum.”
El, dudaklarını oynatarak alışık olmadığı kelimeyi söylemeye çalıştı.
“Aa, evet,” dedi Hopper. “‘Cinayet' adam öldürmek demek.”
El'in gözleri kocaman oldu.
Hopper az önce Pandora'nın kutusunu açıp açmadığını düşünürken içini çekti.
“Her neyse, 1977 yazında, çok tuhaf bir şey oldu…”