Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde Üçüncü Kişinin Durumu başlıklı bu kitap yüksek lisans tezi olarak kaleme alınmış olup, sonradan geliştirilmiştir.
Üç ana bölümden oluşan kitapta ilk bölümde, günlük hayatımızda oldukça sık karışımıza çıkan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin hukuki niteliği ve tanımı üzerinde durulmuştur. Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, yüklenicinin sözleşmede öngörülen yapıyı inşa etmesi, buna karşılık arsa sahibinin de belirlenen arsa paylarını yükleniciye tapuda devretmeyi vadetmesi temeli üzerine kurulurlar. Bu itibarla kat karşılığı inşaat sözleşmesi TBK m. 470'de düzenlenen eser sözleşmesi ve TBK m. 237'de yasalaştırılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kanunun öngörmediği şekilde bir araya gelmesi ile oluşan tam iki tarafa borç yükleyen çifte tipli karma sözleşmelerdir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri mahiyeti itibariyle üçüncü kişilere açık sözleşmeler olup sözleşmenin her aşamasında üçüncü kişilerin sözleşmeye katılması mümkündür. Bu nedenle kitabın ikinci bölümünde üçüncü kişilerin sözleşmeye ne şekilde ve hangi aşamada dahil oldukları incelenmiştir.
Üçüncü bölümde ise sözleşmeye dahil olan üçüncü kişilerin sözleşmenin ifa dışındaki olağan olmayan yollardan sona erdirilmesi halinde üçüncü kişi nezdinde doğabilecek olan hukuksal durum incelenmiştir.
Üçüncü kişinin sözleşmeye katılması nadiren arsa sahibi ile yaptığı sözleşmelerden kaynaklansa da asıl olan yüklenicinin finansman arayışının bir sonucu olarak yüklenici ile üçüncü kişinin sözleşme yapmasıdır. Yüklenici ile sözleşme yapan üçüncü kişilerin hukuksal durumu maddi norm tahtında çözüme kavuşturulmasından ziyade Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir. Özellikle kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçici-sürekli karmaşık özellikleri gereği yüklenicinin temerrüdü nedeniyle sözleşmenin arsa sahibi tarafından sona erdirilmesi hâlinde, sözleşmenin geçmişe (dönme) mi yoksa ileriye (fesih) mi etkili olarak sona erdirileceğine bağlı olarak, üçüncü kişilerinin hak iktisapları istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre farklılık arz edecektir. Bu nedenle elinizdeki kitapta bolca Yargıtay içtihatlarına yer verilerek, bu kararlar ışığında yükleniciden hak iktisap eden üçüncü kişilerin hukuksal durumları üzerinde durulmuştur.
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde Üçüncü Kişinin Durumu başlıklı bu kitap yüksek lisans tezi olarak kaleme alınmış olup, sonradan geliştirilmiştir.
Üç ana bölümden oluşan kitapta ilk bölümde, günlük hayatımızda oldukça sık karışımıza çıkan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin hukuki niteliği ve tanımı üzerinde durulmuştur. Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri, yüklenicinin sözleşmede öngörülen yapıyı inşa etmesi, buna karşılık arsa sahibinin de belirlenen arsa paylarını yükleniciye tapuda devretmeyi vadetmesi temeli üzerine kurulurlar. Bu itibarla kat karşılığı inşaat sözleşmesi TBK m. 470'de düzenlenen eser sözleşmesi ve TBK m. 237'de yasalaştırılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kanunun öngörmediği şekilde bir araya gelmesi ile oluşan tam iki tarafa borç yükleyen çifte tipli karma sözleşmelerdir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri mahiyeti itibariyle üçüncü kişilere açık sözleşmeler olup sözleşmenin her aşamasında üçüncü kişilerin sözleşmeye katılması mümkündür. Bu nedenle kitabın ikinci bölümünde üçüncü kişilerin sözleşmeye ne şekilde ve hangi aşamada dahil oldukları incelenmiştir.
Üçüncü bölümde ise sözleşmeye dahil olan üçüncü kişilerin sözleşmenin ifa dışındaki olağan olmayan yollardan sona erdirilmesi halinde üçüncü kişi nezdinde doğabilecek olan hukuksal durum incelenmiştir.
Üçüncü kişinin sözleşmeye katılması nadiren arsa sahibi ile yaptığı sözleşmelerden kaynaklansa da asıl olan yüklenicinin finansman arayışının bir sonucu olarak yüklenici ile üçüncü kişinin sözleşme yapmasıdır. Yüklenici ile sözleşme yapan üçüncü kişilerin hukuksal durumu maddi norm tahtında çözüme kavuşturulmasından ziyade Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir. Özellikle kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin geçici-sürekli karmaşık özellikleri gereği yüklenicinin temerrüdü nedeniyle sözleşmenin arsa sahibi tarafından sona erdirilmesi hâlinde, sözleşmenin geçmişe (dönme) mi yoksa ileriye (fesih) mi etkili olarak sona erdirileceğine bağlı olarak, üçüncü kişilerinin hak iktisapları istikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre farklılık arz edecektir. Bu nedenle elinizdeki kitapta bolca Yargıtay içtihatlarına yer verilerek, bu kararlar ışığında yükleniciden hak iktisap eden üçüncü kişilerin hukuksal durumları üzerinde durulmuştur.