Nitelikli edebiyatın kutlu dünyasında doğan ve bir süre sonra bu sınırları aşarak insanlığa mâl olan bir hayalet geziyor dünya üzerinde: Kâtip Bartleby! Bakıldığı yere göre şekil alan bu hayalet; hüznü, mizahı, pasif direnişle gerçekleştirilen bir başkaldırıyı ve sorgulamayı vaat ediyor okurlara.
Bartleby'nin kayıtsızlığı, yapmamayı tercih etmenin bir suç olmadığını kanıtlamakla yetinmiyor, aynı zamanda soruyor: “Sen neden yapmaya devam ediyorsun?” İster istemez insanda, kendi hayatındaki bütün otorite figürlerine karşı bir alerjinin filizlenmesine neden oluyor. Aile kurumu, okul, iş yeri, sosyal hayat, ikili ilişkiler, kısacası her alanda, otoriterleşen ve ortamdaki insanlar üzerinde sanki doğal bir belirleyiciymiş gibi baskı kuran aktörlerle mücadele etmenin biçimini, anahtarını sunuyor.
Zorbanın, zorbalığını devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu karizmasını çiziyor. Kayıtsızlık ve belirlenemez olma karşısında ne yapacağını şaşırmış ve konumunu kaybetme korkusuyla paniklemiş otoritenin, ne denli alçalabileceğini deneyimleme fırsatı sunuyor; ki ilk hedef de bundan başka bir şey değildir: Güler yüzlü düşmanın maskesini indirmek, böylece onun özündeki kötülüğü görünür kılmak.
Nitelikli edebiyatın kutlu dünyasında doğan ve bir süre sonra bu sınırları aşarak insanlığa mâl olan bir hayalet geziyor dünya üzerinde: Kâtip Bartleby! Bakıldığı yere göre şekil alan bu hayalet; hüznü, mizahı, pasif direnişle gerçekleştirilen bir başkaldırıyı ve sorgulamayı vaat ediyor okurlara.
Bartleby'nin kayıtsızlığı, yapmamayı tercih etmenin bir suç olmadığını kanıtlamakla yetinmiyor, aynı zamanda soruyor: “Sen neden yapmaya devam ediyorsun?” İster istemez insanda, kendi hayatındaki bütün otorite figürlerine karşı bir alerjinin filizlenmesine neden oluyor. Aile kurumu, okul, iş yeri, sosyal hayat, ikili ilişkiler, kısacası her alanda, otoriterleşen ve ortamdaki insanlar üzerinde sanki doğal bir belirleyiciymiş gibi baskı kuran aktörlerle mücadele etmenin biçimini, anahtarını sunuyor.
Zorbanın, zorbalığını devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu karizmasını çiziyor. Kayıtsızlık ve belirlenemez olma karşısında ne yapacağını şaşırmış ve konumunu kaybetme korkusuyla paniklemiş otoritenin, ne denli alçalabileceğini deneyimleme fırsatı sunuyor; ki ilk hedef de bundan başka bir şey değildir: Güler yüzlü düşmanın maskesini indirmek, böylece onun özündeki kötülüğü görünür kılmak.