Bugünden geriye dönüp baktığımızda Akdeniz'i nasıl anlayabiliriz? Bu bölge siyasi güçlerin anlaşmalarla birbirine bağlandığı ortak bir alan mı, yoksa birbirine düşman iki dinin mensuplarının çarpıştığı bir cephe mi? Akdeniz'de seyahat eden veya ticaret yapan insanları, dinleri mi yoksa hangi devlete mensup oldukları mı birbirinden ayrılıyor? Molly Greene bu soruların cevaplarının bilerek müphem bırakıldığını öne sürüyor. Osmanlı coğrafyasındaki Rumlar üzerine çalışmaları olan Greene, bu eserinde de Malta'daki mahkeme kayıtları üzerinden hem Hıristiyan hem de Osmanlı tebaası olan Rum tüccarların ticaret yaptıkları Akdeniz'deki politik pozisyonlarını araştırıyor.
Osmanlı İmparatorluğu ve Venediklilerin 16. yüzyılda birlikte inşa ettikleri denizcilik düzeni, düşmanlıklara ve çok sayıda savaşa rağmen ticari ilişkilerini her geçen yıl artırmaya özen göstermiştir. Bununla beraber Akdeniz'de 17. asra gelindiğinde siyasi aktörler, dini kimlik ve ilişkiler yeniden adlandırıyor. Korsanlığın bütün dünyada altın çağı olan bu yüzyılda Fransa ve Katolik Karşı Reformu, Malta Şövalyeleri eliyle Akdeniz'in doğusunda yeniden aktif olmak istiyor. Osmanlı tebaasından hem Müslüman hem Rumların Akdeniz'de Katolik gücüyle genelde Malta Şövalyeleri üzerinden karşılaşmaları ve bunun ticari ilişkilere ve mahkeme kayıtlarına nasıl aksettiği kitabın merkezini oluşturuyor.
Bugünden geriye dönüp baktığımızda Akdeniz'i nasıl anlayabiliriz? Bu bölge siyasi güçlerin anlaşmalarla birbirine bağlandığı ortak bir alan mı, yoksa birbirine düşman iki dinin mensuplarının çarpıştığı bir cephe mi? Akdeniz'de seyahat eden veya ticaret yapan insanları, dinleri mi yoksa hangi devlete mensup oldukları mı birbirinden ayrılıyor? Molly Greene bu soruların cevaplarının bilerek müphem bırakıldığını öne sürüyor. Osmanlı coğrafyasındaki Rumlar üzerine çalışmaları olan Greene, bu eserinde de Malta'daki mahkeme kayıtları üzerinden hem Hıristiyan hem de Osmanlı tebaası olan Rum tüccarların ticaret yaptıkları Akdeniz'deki politik pozisyonlarını araştırıyor.
Osmanlı İmparatorluğu ve Venediklilerin 16. yüzyılda birlikte inşa ettikleri denizcilik düzeni, düşmanlıklara ve çok sayıda savaşa rağmen ticari ilişkilerini her geçen yıl artırmaya özen göstermiştir. Bununla beraber Akdeniz'de 17. asra gelindiğinde siyasi aktörler, dini kimlik ve ilişkiler yeniden adlandırıyor. Korsanlığın bütün dünyada altın çağı olan bu yüzyılda Fransa ve Katolik Karşı Reformu, Malta Şövalyeleri eliyle Akdeniz'in doğusunda yeniden aktif olmak istiyor. Osmanlı tebaasından hem Müslüman hem Rumların Akdeniz'de Katolik gücüyle genelde Malta Şövalyeleri üzerinden karşılaşmaları ve bunun ticari ilişkilere ve mahkeme kayıtlarına nasıl aksettiği kitabın merkezini oluşturuyor.