Kaybolduğun Sularda Yüzüyorum; insanın zaafları ve korkularıyla var ettiği yaşamına, ruhunun derinliklerine bakan hikayelerle dolu. Elif Sena Ergin, bu bilinçli “kazı” ile yitirdiklerimiz, inandıklarımız ve sevdiklerimizin ne olduğunu soruyor bize: Bir şehri kuran ve yıkan nedir? Evi terk etmek ne anlama gelir, ya eve dönmek? Peki, insanlar yıkıntılarda ne bulur, başkalarının kaybettiklerini mi? Elif Sena Ergin, cevabın, sorunun kalbinde olduğundan emin, yavaş adımlarla hikâyenin derinliklerine yürüyor. Artık tanıyamadığı gözlere bakan, sesini duymadığı denizleri özleyen, zamanın bir yerinde öylece duran insanlar; kendi hikâyelerini de kayboldukları sularda buluyorlar. Gülün sahibini arıyor, “Eymen kimdi?” diye soruyor, midelerindeki boşluğu büyütüyorlar. Hikâyeleriyle bir şehrin, bir evin ya da mutfağın değil asıl mekânın, asıl yurdun kendi ruhları olduğunu fark ediyorlar.
Kaybolduğun Sularda Yüzüyorum; insanın zaafları ve korkularıyla var ettiği yaşamına, ruhunun derinliklerine bakan hikayelerle dolu. Elif Sena Ergin, bu bilinçli “kazı” ile yitirdiklerimiz, inandıklarımız ve sevdiklerimizin ne olduğunu soruyor bize: Bir şehri kuran ve yıkan nedir? Evi terk etmek ne anlama gelir, ya eve dönmek? Peki, insanlar yıkıntılarda ne bulur, başkalarının kaybettiklerini mi? Elif Sena Ergin, cevabın, sorunun kalbinde olduğundan emin, yavaş adımlarla hikâyenin derinliklerine yürüyor. Artık tanıyamadığı gözlere bakan, sesini duymadığı denizleri özleyen, zamanın bir yerinde öylece duran insanlar; kendi hikâyelerini de kayboldukları sularda buluyorlar. Gülün sahibini arıyor, “Eymen kimdi?” diye soruyor, midelerindeki boşluğu büyütüyorlar. Hikâyeleriyle bir şehrin, bir evin ya da mutfağın değil asıl mekânın, asıl yurdun kendi ruhları olduğunu fark ediyorlar.