“Çaresizliklerin, fark yaralarının, çocukları karşısında kolu kanadı kırık kalmanın, başkalarının acıyan bakışlarına maruz kalmanın, başkalarının kendisini muhatap olarak bile almamasının ve dahi bunların türlü türlü özgül ve somut tecrübesinin tablosu veya grafiği çıkarılabilir mi? Ezilenlerin her çığlığı hem tekil ve hem de evrensel bir çığlığın yankılanması ise, sayıların veya eğrilerin soğuk dili onları da soğurup yutmaz mı?” Necmi Erdoğan, yoksulları “yeniden dinliyor” bu kitapta: 2001’deki Yoksulluk Halleri çalışmasıyla mukayese içinde, Türkiye’de yoksulluğun değişen ve değişmeyen çehrelerine dair gözlemlerini sunuyor. Yoksulluk pornografisini sorgulayarak, yoksullarla gerçekten konuşmanın imkânını yokluyor öncelikle. Yoksulların yalnızlaşma, içe göçme, kabullenmeme, konuşamama, içerleme gibi güçlü duygusal gerilimlerine eğiliyor. “İdare etme” stratejilerini, lümpenleşme eğilimlerini ve isyankârlığın şikâyetten ileri gitmemesi halini inceliyor. Yoksulluğun özgül çoğulluğunu, derinlemesine görüşmelerle ortaya konan 15 portrede görüyoruz: Pazarcı, baloncu, gündelikçi, engelli, kimsesiz, torbacı, “cadde bayanı”... Eski Devrimci-Yol sempatizanı, AKP hayranı, asimile Kürt, yalnız Alevi çift... Necmi Erdoğan, “kayıp halk” kavramıyla, “muktedirlere karşı bir başka hayat ve dünyanın mümkün olduğunu gösteren ve bunu bağrında cisimleştiren bir kolektif ‘gelecek olan halk’”a işaret ediyor... “Halkın kendi kendini yaratması, pay verilmeyenlerin paylarını alması, söz verilemeyenlerin söz alması, susturulanların konuşması, üretenlerin yönetmesi üzerine kurulu bir siyasal perspektif” arayışıyla...
“Çaresizliklerin, fark yaralarının, çocukları karşısında kolu kanadı kırık kalmanın, başkalarının acıyan bakışlarına maruz kalmanın, başkalarının kendisini muhatap olarak bile almamasının ve dahi bunların türlü türlü özgül ve somut tecrübesinin tablosu veya grafiği çıkarılabilir mi? Ezilenlerin her çığlığı hem tekil ve hem de evrensel bir çığlığın yankılanması ise, sayıların veya eğrilerin soğuk dili onları da soğurup yutmaz mı?” Necmi Erdoğan, yoksulları “yeniden dinliyor” bu kitapta: 2001’deki Yoksulluk Halleri çalışmasıyla mukayese içinde, Türkiye’de yoksulluğun değişen ve değişmeyen çehrelerine dair gözlemlerini sunuyor. Yoksulluk pornografisini sorgulayarak, yoksullarla gerçekten konuşmanın imkânını yokluyor öncelikle. Yoksulların yalnızlaşma, içe göçme, kabullenmeme, konuşamama, içerleme gibi güçlü duygusal gerilimlerine eğiliyor. “İdare etme” stratejilerini, lümpenleşme eğilimlerini ve isyankârlığın şikâyetten ileri gitmemesi halini inceliyor. Yoksulluğun özgül çoğulluğunu, derinlemesine görüşmelerle ortaya konan 15 portrede görüyoruz: Pazarcı, baloncu, gündelikçi, engelli, kimsesiz, torbacı, “cadde bayanı”... Eski Devrimci-Yol sempatizanı, AKP hayranı, asimile Kürt, yalnız Alevi çift... Necmi Erdoğan, “kayıp halk” kavramıyla, “muktedirlere karşı bir başka hayat ve dünyanın mümkün olduğunu gösteren ve bunu bağrında cisimleştiren bir kolektif ‘gelecek olan halk’”a işaret ediyor... “Halkın kendi kendini yaratması, pay verilmeyenlerin paylarını alması, söz verilemeyenlerin söz alması, susturulanların konuşması, üretenlerin yönetmesi üzerine kurulu bir siyasal perspektif” arayışıyla...